Thread Rating:
  • 3 Vote(s) - 3.67 Average
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
Sevgiliye Güzel Sözler
#1
Sevgiliye Güzel Sözler

Kimlerin eli değdi şimdiye dek yanaklarına bilmem, kimler sarıp sarmaladı soluk tenini göremem fakat benim ellerim de şifalıdır sana, sözlerim de, yüreğim de. Yeter ki sen aşkı yıllandır, at mahzene hatta kilit vur üstüne. Yüzünü de pamuk eder bu eller o vakit, kalbini de…

Seni sevmeyle başlıyor her şey. Doğmaktan ölmeye kadar sen varsın hayatın içinde. Seninle nefes alıyorum, seninle aşka dalıyorum, seninle görüyorum kimselerin hayal dahi edemediği rüyaları. Ürpererek uyanıyorum birden tatlı uykumdan, bir bakıyorum karşımda yine sen. Uyurken bile seni özlüyorum bazen. Göz kapaklarım aramıza perde olamıyor hiçbir zaman sevgilim. Sen ve ben aşka kaftan biçilmişiz. Bizim yolumuz ancak aşktan geçer. Aşkın olmadığı yerlerde nasıl nefes alınır bilmeyiz biz.

Sevinçlerimi önüme koyup baktığımda karşımda seni görüyorum. İşte o zaman anlıyorum sevincim, huzurum, şiirlerim, gülüşüm, aşkım her şeyim sensin.

Masal gibi güzelliğinde kavrulmak, gözlerinin derinliğinde boğulmak, teninin ateşinde yanmak ister gönlüm.

Geldin canımdan çok sevdiğim oldun, geldin huzur doldu gönlüm, geldin güneşim oldun günümü aydınlattın ruhumu ısıttın, sen geldin neşelendirdin, solan suratımı güldürdün iyi ki geldin sevgilim.

Sonsuzum ol, yüreğimdeki sevda kuşunun sahibi ol, aklımın başucuna otur sakın kalkma oradan gitme! Aklımda fikrimde gönlümde sende olsun, iyi davran onlara hep sende kalsın.
Yağmurlu günlerimin ardından çıkan gök kuşağım, duygularımın en güzeli, gözlerinde kaybolduğum kalbine vurulduğum sevgilim seni çok seviyorum.

Alnındaki çizgilerden bahsedelim biraz sevgilim… Gülüşlerinle kırışan minik, küçük, yıllanmış çizgiler. Yıllar sonra bile her baktığımda bana kendimi gösteren, beni ne kadar sevdiğini anlatan uzunlu kısalı ince çizgiler… Bana aşkın en güzel haliyle gelen mucize kadın; senin varlığın sol göğsüme taktığım en kutsal armadır,  rütbemi yükseltecek tek yeteneğim ise sana olan sonsuz aşkımdır.

İlk bakışın heyecanı var hala üzerimde. Titreyen ellerim, uzunlu kısalı nefes alış seslerim, hızlı hızlı hareket eden göz gezdirmelerim gelir aklıma… Sen ne güzel doğarsın karanlıklara, sen ne güzel ışık olursun hiç bulamadığım yoluma. Sadece düşünmek yeter, görmek ise kavuşmaya varmak demektir.

Ey gönlümün çıkmaz sokaklarından çıkıp gelen, ey benim baharıma bir gonca gibi düşen sevdam… Aşk ne çok yakışır senin esmer gözlerine. Baktı mı insan bir kere; huzur doğar, emekler, yürür ve koşmaya başlar. Kalbe en çok yakışan aşk seninki oluverir birden ve işte tamda bu zamanlarda başlar Dünya dönmeye. Kuzeyi başka güzel olur, güneyi başka hoyrat. Nefes almayı ilk defa böyle hisseder ciğerler. Soluduğu havayı böylesine mi güzel çeker bir insan…

Aşkın hayat bulduğu bir beden duruyor karşımda boylu boyuna. Gözleri zifiri, elleri pamuk, dudakları narın bin tanesinden daha kırmızı, bembeyaz teni üzerine düşmüş saçları, yüzünde arsız bir gülümseme… Ne de güzel sarhoş olur insan senin karşında be kadın!

Aşk ya bu; kim bilir daha ne Ferhatlar, Aslılar, Leylalar, Mecnunlar, Şirinler, Keremler ekecek topraklara. Ne adın önemi kalıyor, ne de tenin. Aşk ruha sadece bir kere üfleniyor. “Üfle ruhuma sönsün bu yangın.” diyordu bir yazar son okuduğum kitapta. O cümleye gelene kadar anlamamıştım aşkın ne olduğunu. Üflenen ateş daha da harlanarak büyüyecek yani aşk hep yanmaya devam edecek demek oluyordu bu. Yan ey aşk! Nefesimle birlikte benimle yan…

Sen benim dünüm, bugünüm, yarınım ve hatta 35 yaşımsın. Sonra birlikte yaşlanacağım, birlikte baston tutacağımsın. Geçmişimi geleceğe bağlayan köprüm, yürüdüğüm yolum, varacağım son soluğumsun. Mümkün değil ki bir anım sensiz geçsin. Senin olmadığın yerlerde çiçek açmaz filizlerim, su yürümez topraklara,  yetişmez goncagüller dalında. Sensiz asla doğmaz güneş mesela… Sana ihtiyaç var doğmak için, sana ihtiyaç var ışımak için, yağmak için sen gereksin yağmurlara, dönmek için sen gereksin Dünyaya ve ancak sen olunca barış gelecek savaşlara.

Varlığın karışmalı kanallarıma ey aşk, ben de nefes almalıyım! İlk ana rahmimden çıktığım zamanki gibi ciğerlerime dolmalı hava. Sessiz çığlıklarımın soluğunu kesmelisin mesela… Her adımımda seninle daha da güçlenmeliyim, hayat bulmalıyım kendime senin damarlarında. Akan kanım da sen olmalısın, biten canım da. Sensiz bir gün dahi yaşasam bu fani Dünya’da, kendimi hiç yaşamamış sayacak kadar tapıyorum sana. Seninle birlikte nefes alıyor, seninle birlikte büyüyor ve en az sen kadar hızlı ölüyorum…

Aşkın topraklarıma ayak bastığı bir gün daha doğdu. Gitmesin bu ayak izleri, silinmesin üzerimden. Taşım da, toprağım da sana bulansın. Tozlu raflarıma yerleş; mesela kitap aralarına, pencere kovuklarına, kapı gıcırtılarına, parmak uçlarıma ama en çok da sol yanımda senin için atmaktan bıkmayan tahtıma. Senin olduğun, senin oturduğun, senin huzura boğduğun bir memlekettir bedenim; yolumda burasıdır artık, hanım da…





Signing of RasitTunca
[Image: attachment.php?aid=107929]
Kar©glan Başağaçlı Raşit Tunca
Smileys-2
Reply


Forum Jump:


Users browsing this thread: 1 Guest(s)