Thread Rating:
  • 32 Vote(s) - 2.94 Average
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
Samson ve Delilah'ın Eski Ahit'te geçmekte olan hikayesi
#1
Dini-1 
   

Samson ve Delilah'ın Eski Ahit'te geçmekte olan hikayesi
(Yalçın ve Leyla - Higlander - Son İskoçyalı)

Samson (İbranice: שמשון , Şimşon, İÖ XII. yy’ın sonu), Antik İsrail’in son hâkimlerinden biri. Serüvenleri Eski Ahit’in Hakimler Kitabı’nda (13-16) anlatılır. İsrailoğullarının Kenan ülkesinde Filistilerin boyunduruğu altında bulunduğu dönemde (İÖ 1200-1000) yaşayan Samson, Hâkimler Kitabı’nda sözü edilen öteki kutsal savaşçılar gibi İsrailoğullarını yabancı egemenliğinden kurtarmaya çalışan bir önderdir.

Hakimler Kitabı’na göre Samson’un anne babası Danoğulları kabilesindendir. Tanrı, Kudüs yakınlarındaki Tsora’da çiftçilik yapan Manoah adindaki bir adamin kisir olan karisina meleklerinden birini gönderir. Melek kadina: “İşte şimdi, sen kısırsın ve doğurmuyorsun, fakat gebe kalacaksın ve bir oğul doğuracaksın” (Hakimler Bap. 13: 3) der. Kadin olan bitenleri kocasina anlatır, fakat kocasi pek inanmaz ve Tanrı’ya yalvararak meleğini tekrar göndermesini ister. Dilek geregince Tanri meleğini gönderir ve melek, daha önce karisina söylemis olduklarini ona tekrarlar. Manoah Tanrı’ya ekmek ve oglak takdimesinde bulunur. Az zaman sonra bir oğlu olur ve adini Simson koyar.

Çocuk büyür ve bir nezir (Tanrı’ya adanmış kutlu kişi) olur; saçını kesmemek, şarap içmemek ve ölüye el sürmemek üzere ant içerek kendini Tanrı’ya adar. Samson olağanüstü güçlüdür; bir aslanı elleriyle parçalar, bir eşek çenekemeğiyle binden fazla Filisti’yi öldürdü ve tutuklu bulunduğu Gazze kentinin kapılarını sökerek kaçar. Nezirlik andını bozmasıyla gücünü yitirmesi, efsanenin ahlaki içeriğini oluşturur.

Ne var ki, Filisti kadınlarına olan düşkünlüğü, onun mahvına yol açtı; Samson andını ilk kez, Timna kentinde gördüğü bir kızla ziyafet düzenleyip eğlenerek bozar. Sonra, İsrailoğullarının can düşmanı sayılan Filisti halkından olmasına karşın bu kızla evlenir. Düğünde sorduğu bir bilmece yüzünden kız tarafıyla kavgaya tutuşur ve karısının geri götürülmesi üzerine Timna’ya inip çok sayıda Filisti’yi öldürür. Gazze’de bir fahişeyle beraberken de gene Filistilerle dövüşür ve onları uzaklaştırır. Sonra Sorek Vadisinden Delila adlı bir başka Filistiye aşık olur ve onun oyununa gelip düşmanlarının eline düşer. Delila, Samson’un ağzından laf alarak gücünün uzun saçlarından kaynaklandığını öğrenir. Uykudayken saçlarını kesip Samson’u Filistilere teslim eder. Samson, gözleri oyulduktan sonra bir değirmende köle olarak çalıştırılır. Ama saçları yeniden uzayınca eski gücüne kavuşur ve Tanrı Dagan’a (Tevrat’ta “Dagon” diye geçer) adanan büyük Filisti toprağını yerle bir eder; kendisi de tapınakta bulunan Filistilerle birlikte ölür (Hakimler 16:4-30)

Hakimler Kitabı’nın bu konuyla ilgili bölümleri, hikaye ve efsane türünden söylentilerle karışık basmakalıp anlatılardan oluşan bir popüler tarih niteliğindedir. Bu anlatılar, Yahudi toplumunun o dönemdeki durumunu ve uygarlığını yansıtır. Hakimler Kitabı’nın, Samson’un bir eşek çenekemiğiyle 1000 Filisti’yi öldürdüğünü anlatan bölümü (15:15-17) üzerinde çok inceleme yapıldı. Mezopotamya’da, sapı bitümden ya da bir hayvan çenekemiğinden yapılmış çakmaktaşından oraklar bulundu.

Kutsal Kitap kahramanı, roman döneme ait birçok sütun başlığı üzerinde ve Gil de Siloé (Miraflores Manastırı’nda II. Jean’ın mezarı) ve Claude Lestocard (Paris’te, St-Etienne-du-Mont vaaz kürsüsü) gibi heykelciler tarafından betimlendi. Delila ile olan şansız serüveni, Andrea Mantegna, Lucas Cranach, Guido Reni, Domenico Fiasella, Peter Paul Rubens, Anthony van Dyck, Rembrandt, Jan Steen, Gustave Moreau tarafından işlendi. Georges Rouault, Samson değirmentaşını çevirirken (Los Angeles) adlı bir tablo gerçekleştirdi.

SAMSON VE DALİLÂ Filmi  Hakkinda

SAMSON VE DALİLÂ (1949) Samson and Delilah
Yönetmen:Cecil B. DeMille      
Senaryo: Jesse Lasky Jr., Fredric M. Frank, Harold Lamb            
Ülke: ABD
Tür: Macera, Dram, Tarihi, Romantik
Vizyon Tarihi: 21 Aralık 1949 (ABD)
Süre: 131 dakika
Dil: İngilizce
Müzik: Victor Young    
Nam-ı Diğer: Cecil B. DeMille’s Samson and Delilah
Oyuncular Hedy Lamarr, Victor Mature, George Sanders, Angela Lansbury, Henry Wilcoxon

Özet

Samson gücünün kaynağını kimsenin bilmediği efsanevi bir kahraman. Gönlünü Semadar’ın kardeşi Delilaha kaptırır .Semadar öldürülünce Samson intikam peşine düşer ama Delilah onun gücünün sırrını keşfedip, Samson’u düşmanlarına teslim eder..
Filmden

Tarihin şafağından önce, insan ruhunu keşfettiğinden beri kendisini esir almaya çalışan güçlerle mücadele etmiştir. Doğanın korkunç gücünün kendisine karşı geldiğini görmüştür. Şimşeğin nazarı,  Yıldırımın dehşet veren sesi,  Rüzgârın çığlıklarıyla dolu karanlık, korkunun prangalarıyla zihnini köle etmiştir. Korku, insanın aklını kör ederek batıl inançları da doğurmuştur. Şeytani tanrılar insanı ele geçirmiştir. Putperestliğin sunağında insanlık onuru kaybolmuştur. Ve insanın ruhunu, fatihin ayakları altında ezen bir zorbalık doğmuştur. Fakat insanın yüreğinin derinliklerinde o dinmek bilmez özgürlük arzusu hiç sönmemiştir. Bu kutsal kıvılcım ister rahip olsun, ister asker, isterse sanatçı, vatansever, aşık veya devlet adamı bir ölümlünün kalbinde alev alev tutuştu mu o kişinin yaptığı işler insanlığın gidişatını değiştirir ve onun adı çağları aşar. İsa’nın doğumundan bin yıl önce Dan diyarında, Zorah köyünde  böyle bir adam yaşamış. Bu kişide büyüklük ve zayıflık, güç ve akılsızlık bir aradaymış. Fakat bunların yanında bir de cesur hayali varmış: Ulusuna özgürlük getirmek. Bu adamın adı Samson’mış. Filistinliler kırk yıldır halkını esir tutuyormuş.

Bazen bir arı, bir öküzü harekete geçirebilir.


---oOo---

SAMSON

Yahudi Samson Filistinli bir kadına (Delilah) âşık olur. Samson, bir kahramandır, bir katırın çene kemiği ile Filistin ordusunu kırar geçirir. Güzelliği ile nam salan Delilah, kavmine yardımcı olmaya karar verir ve Samson'un, o bitmek tükenmek bilmeyen gücünün sırrını ve kaynağını öğrenmek ister. En sonunda Samson'u kendine âşık eder. Samson, ona gücünün sırrını söyler, bu gücün sebebi, saçlarıdır...

Saç; tarih boyunca bütün kültürlerde, kişisel ifadenin önemli bir aracı, cazibenin ve statünün önemli bir parçası olmuştur. Eski Mısır'da uzun saç ve saç estetiği, kişiye, özel bir mevki, toplumda da politik bir pozisyon sağlamıştır. Yani, toplumda önemli bir yer işgal edenler, kendilerini fark ettirmek için imaj değişimini saçlarından başlatmışlar; onların soyundan gelenler de bu saç ve diğer vücut şeklini taklit etmişlerdir. Mesela, eski Mısır'da peruk önemli bir aksesuar olduğu için çok dikkatle hazırlanırdı. Sıklıkla renklendirilir ve altın tozu ile süslenirdi. Kel erkekler, erkeklik gücünü, kadınlar da doğurganlığın sembolü olarak takma saç yani peruk kullanmışlardır.

Klasik yunan döneminde ( M.Ö.500-460 ) kıvırcık saçlar, bukleli saçlar, devinim, değişim, özgürlük ve mutluluğun simgesidir. Eski Yunan sözlüğünde kıvırcık saçı tanımlayan "oulos" kelimesi , aynı zamanda "entrika" anlamı taşır ki bu anlam düz saç ile kıvırcık saçın karşılaştırılmasından çıkmıştır. Düz saçlıların dürüst, kıvırcık saçlıların entrikacı olduğu sanısı bununla ilgilidir. Buradan anlıyoruz ki ilm-i kıyafet (ilmisima) dediğimiz fizyonominin geçmişi eski Yunan'a kadar uzanmaktadır.

Divan şiirindeki siyah saç, yılana benzerlik ilişkisini Eski Yunan'da da görürüz. Yunan mitolojisinde Medusa güzel bir kadındır, Athena'nın tapınağında Poseidon ile yasak aşk yaşar. Buna sinirlenen Athena, Mmedusa"yı çirkin yüzlü bir heykele, o muhteşem kıvırcık saçlarını ise yılana çevirir. Ona bakan her erkek de taşa dönüşür.

Saçın merkez olduğu bir savaş da vardır ve Yahudilerle Filistinliler arasında cereyan etmiştir.

Gücün sırrı saçları

Hikayeye göre Yahudi erkek (Samson) Filistinli bir kadına (Delilah) âşık olur. Samson, bir kahramandır, bir katırın çene kemiği ile Filistin ordusunu kırar geçirir. Güzelliği ile nam salan Delilah, kavmine yardımcı olmaya karar verir ve Samson'un, o bitmek tükenmek bilmeyen gücünün sırrını ve kaynağını öğrenmek ister. En sonunda Samson'u kendine âşık eder. Samson, ona gücünün sırrını söyler, bu gücün sebebi, saçlarıdır. Tanrı Yahova, saçları sayesinde Samson'a güç vermiştir. Delilah, Samson yatağında uyurken onun saçlarını keser. Sabah kalktığında saçlarını kaybettiğini anlayan Samson delirir, artık gücü kalmamıştır ve kendisine bu gücü veren Tanrısına ihanet ettiğini düşünür. Ardından Filistinliler onun gözlerini oyar ve Samson bir kafeste millete teşhir edilir, zindana atılır. Düzenlenecek bir festivalde idam edilmesine karar verilir. Fakat bu arada Samson, Tanrı'ya yalvarmaktadır. Tanrı en sonunda merhamet eder ve Samson'a gücünü geri verir. Samson'un idam edileceği gün, bütün Filistin önderleri ve binlerce kişi Dagon Tapınağında toplanır. Samson bir anda zincirlerini kırar ve tapınağın iki temel sütununu ittirerek tapınağı yıkar. Kendisiyle beraber binlerce Filistinliyi öldürür.

Göktürklerin saçını kestiler

Benzer inanç nedeniyle Çinliler, esir aldıkları Göktürklerin saçlarını kesmişlerdir.

Kitaplardaki bilgilerden, heykel ve resimlerden anlıyoruz ki tarih boyunca birçok toplumda erkekler uzun saçlıdır. Orta Asya'nın göçebe uygarlıklarında; 15, 16, 17'inci yüzyıllarda Avrupa'da kısa saçlı erkek düşünülemezdi bile. 20'nci yüzyılda renkler ve zevkler tartışılmaz oldu. Erkeklerde hem uzun, hem kısa saç moda olduğu gibi kökünden kazıtmak da modaya eklenmiştir. Beatles'in tempolu şarkılarıyla kaküllerin sağa sola sallanması da modalaşmış bir saç şeklidir.

Saçı (sakalı, bıyığı, kaşları, kirpikleri) kökünden kazıtmaya özel anlamlar yükleyen Melamiler daha sonraki yıllara aittir. Günümüzün protestocuları olan "punk"cular, burjuva tarzı yaşamı protesto etmek için, saçlarını başkaldırının bir sembolü olarak değişik şekillerde kestirir ve şok edici renklere boyar. Saç, 1960'larda özgürlüğün simgesidir. 60'lı yıllarda bayanların kısa kesilmiş, düz ve basit şekiller, kadınsılığı ihmal etmeden, erkeklerle eşitliği simgeliyordu. 60'ların sonuna doğru sokak sokak çatışan gençler, uzun saçlarıyla da öne çıktı. 70'li yıllarda uzun saç, rock müzik furyasıyla tek saç tipi oldu. Barış Manço ve Cem Karaca bu dönemin öncüleridir Türkiye'de. 80'lerde liberal rüzgarlar 'Amerikan tıraşı''nı gözde yaptı.

Bizim gençliğe adım attığımız yıllarda saç bırakmak komünistlikti. Okullarda disiplin denilince saçları kısaltılmış, tarağa gelmeyen gençler anlaşılırdı. İzleyenler hatırlayacaklardır Karpuz Kabuğundan Gemiler Yapmak filminde böyle bir sahne vardır. Sabahları elinde makasla saç kontrolü yapan müdür, müdür yardımcıları ve nöbetçi öğretmenlerimiz vardı. Yatılı okullarda, askeriyede ve diğer kalabalık yerlerde bite karşı bir önlem olarak görülen kısa saç, ülke geneline disiplin olarak yayılmıştı. Anne babamız ve büyüklerimiz bunu ne kadar bilirdi, bundan haberimiz yok. Onların gözünde de uzun saç komünistlik ve anarşistlik idi. Zira televizyonda, gazetelerde olaylara karışan üniversite öğrencilerinin kahir ekseriyeti uzun saçlı idi. Nasıl bir uzun saç? Günümüzdeki gibi örgülü, kuyruklu saç değil. Enseden taşan, kulakları örten ve nadiren kulak memelerini aşan bir uzun saç. "Anan gibi saç bırakacağına baban gibi bıyık bırak" sözü o zamanlardan kalmadır zihnimde.

En güzel aksesuarlardan

Saç en önemli güzellik aksesuarındandır. Saç, sakal başlangıçta zevk, tip, yakışıklı oluşla ele alınmıştır. Saçların yakışıklılık, güzellikle ilişkilendirilmesi dönemin ünlüleri olarak şarkıcılar, futbolcular, aktör ve aktristler aracılığıyla yaygınlaşmıştır. Kafa yapısı, saç karakteri uysun uymasın, gençlerin John Travolta tipi saçla dolaştıklarını hatırlarım mesela. Köyümüzde sarışın bir ağabey vardı. Saçlarını geriye doğru tarar Cüneyt Arkın'a benzedim mi diye sorardı. Saç tarama şekli, bir zaman sonra siyasi bir anlam kazandı. Bizim yetişme dönemimizde saçını sağa doğru tarayana "sağcı"; sola doğru tarayana "solcu" dendiğini bilirim. Bu anlamda "siyasal saç"ın en tipik örneği Che Guveara'dır. Biz gençler bu tiplemenin karşısında sünnete sığınırdık. Okuldaki öğretmenlerimize, anne babamıza Hz. Peygamber'in de saçlarının uzun olduğunu, kulak memesine kadar uzattığını söylerdik.

Kitaplardan öğrendiğimize göre Hz. Peygamber saçlarını kulak memesini kapatacak kadar uzatırdı. Saçları uzatmak sünnettir, derdik. Cevap hazırdı. "Her sünneti yerine getirdiniz, sıra saça geldi öyle mi?" Bundan dolayı bizimle akran delikanlıların liseden mezun olunca yaptıkları ilk iş saçlarını uzatmak oldu. Sonra da bir vesile ile okulunu ziyaret etmek, öğretmenlere uzun saçlarını göstermek... Saç bıyık, sakal erkeğin alamet-i farikasıdır. 70'li yıllarda buna favori de eklendi. Saç gitti, geriye bıyık ve sakal kaldı.

Erkek camiasında durum böyledir de kadınlar cephesinden nasıldı derseniz onlarla ilgili şunları hatırlıyorum. Kadınların saçları (öğretmenlerimiz, okuldaki ve mahalledeki kızlar) modaya daha açıktı. Fakat kimi taklit ettiklerini bilemezdik. Türkülerde, şiirlerde daha çok lepiska saçlı olan kızlar, permadan, küt şekle kadar birçok saç yapısı ile görünür olmuştu.

Halk edebiyatında saç ve saç ile ilgili hususlar daha çok ilmisima ile ilişkilidir. Buna göre kel ölür, sırma saçlı olur, kör ölür badem gözlü olur; saçın ak mı kara mı, önüne düşünce görürsün; tarlanın taşlısı, karının (kadının) saçlısı; saç saça baş başa gelmek (dövüşmek); saçı başı birbirine karışmak; saçı (saçları) değirmende ağartmamak; saçı topuklarını dövmek; saçı uzun aklı kısa; saçına ak (kır) düşmek; saçına başına bakmadan; saçını başını yolmak gibi deyimler ve atasözleri bunlara örnek olarak verilebilir.

Divan şiirinde saçlar sümbüldür, sırma saçtır. Saç, sümbüle hem kıvrımları hem kokusu itibariyle benzetilmiştir. Saç kokusu özel bir kokudur ve günümüzde bunun deodorantlarla sağlandığı biliniyor.

Hadisişerifte ihtiyarlara benzeyen gençler övülmüş; gençlere benzeyen ihtiyarlar ayıplanmıştır. Nice kişinin gençken ihtiyarlara özenip sakal bıraktığını; aynı kişinin ihtiyarlayınca her gün sinek kaydı tıraş olduğu görülmüştür. Peygamber döneminde kadınların topuz yaptırdıkları da biliniyor ki bu, hadisişerifte lanetlenmiştir. Sebebini bilmiyorum, zamanın gayrimüslim kadınları topuz yaptırdıkları için olmalı.

Cesetten ayrılır, ömrü sürer

Saç, cesetten ayrıldıktan sonra da ömrü süren bir organımızdır. Toprakta hemen çürümez saç ve diğer kıllar. Koyun, aslan, kaplan, ayı postlarında da bunu açıkça görebiliyoruz. İnsana ait bir parçanın toprakta çürümemesine niçin şaşmalı. Kemikler ve dişlerimiz de uzun ömürlü azalarımızdır. Saç, sakal ve bıyığın erkeklerde uzaması, kadınlarda olmaması önemli bir özelliktir. Eskiden berberlerin dükkan önüne "Zakkum" ağacı dikilirmiş ve artıkları onun dibine dökerlermiş. Bizim köyde de vardı. Büyüklerimiz bunda bir hikmet gizlidir, der. Fakat ben bunun hikmetini bilmiyorum. Doktorlar, kıllarda mikroskobik olarak sinir vardır, diyor. Saçlarda dokunma hissi vardır fakat kesildiği zaman acı duygusu yoktur. Tırnaklarda olduğu gibi. Bu da ayrı bir sırdır denir. Doktorlar, saçların terkibinde kimya olarak kadmiyum, antimuan ve selenyum olduğunu söylüyor. Göz kirpiklerine sürülen "sürme"de de antimuan bulunuyormuş. Bıyık ve sakalın büyümesi, vücutta meydana gelen birçok zararlı enzimi dışarı atması ile ilgili imiş. Sakal ve bıyığı kesmeyerek uzun bırakmak, ömrü biyolojik bakımdan tedrici olarak zehirleyip kısaltır(mış).

Saç, sakal, tırnak ve bütün kıl tıraşlarında insanın gusül gerektiren bir hal içinde olmaması gerekir. Bir şey daha: Saç, sakal ve tırnağı ateşe atmak yasaklanmıştır. Saçlar; erkeklerde düşünce ve enerji kaynağıdır; kadınlarda, şefkat ve kadınlık timsalidir, denir. Kedilerin bıyıklarını keserseniz kediler âtıl kalır, yönlerini bulamaz, uzaktaki hemcinsleriyle iletişim kuramazmış. Bıyık, sakal; Katolik, Lüteryen, Evangelis'lerde yoktur. Ortadokslarda ve Yahudilerde ise önemli bir unsurdur. Yahudilerin ruhanilerinde ve dindar Yahudilerde sakal, bıyık kesilmez.

Modern zamanlar, beden üzerinden para kazanmaya devam ediyor. Artık bir saç ekonomisi var ve kapitalist düzenin kazanç yollarından biri ve de en önemlisi de saç üzerine kurulu. Geçtiğimiz günlerde iki kişinin konuşmasına misafir oldum. Saçlarını dökmüş biri, arkadaşına dokuz bin (9.000) saç ektirdim, tanesi bir liraya, dedi. Berberler, kuaförler, saç boyası, saçın aldığı şekiller, peruk sanayii, şampuanlar, ayna tarak, toka vs. bu sanayinin tamamlayıcı unsurları. Masallardaki gibi saçını satarak para kazananlar da var, saçının şeklini değiştirerek de...

O'nun saçları

O, saçlarını yağlar, tarardı. Dağınık saçla insan önüne çıktığına kimse şahit olmadı. Bazen eliyle saçlarını kulak memesini örtecek şekilde uzatırdı. Bir gün saç, sakal birbirine karışmış olarak Mescid'e gelenleri görünce 'İnsanlara ne oluyor ki Mescid'e gelirken saçlarını taramıyor, dişlerini fırçalamıyor," dedi. Saça özen göstermek Resûl'e vücud ve görünüş bakımından ittibadır. Görünüşte onun çehresini taklittir. Sünnet niyetiyle saç bırakan kişi, ben içten ona benzemeye çalışıyorum, bunu dışarı vurmak istiyorum demek istemiştir.

Peygamberimiz'e ittibaın bir nevi cesedî şâhidi olur saçımız ve sakalımız. O'na Selam olsun.

AYiNESi iŞTiR KiŞiNiN LAFA BAKILMAZ

12-Mayis-2011-Perşembe saat:03:57

Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim

Rabbena emenne bima enzelte vetteba a ner Rasule fektubna meaş şahidiyn. ve Mekeru ve mekerallahu, vallahu hayrul makiriyn.

sadakallahul aziym -- Ali imran-- 53-54

Allahümme salli ala men fadzat min nurihi cemiul envaar.

Yolculugumuza başliyoruz

yolculugumuz gecenki vaazimizin teevili ile başliyacak.

herkes yine itiraz etdi ve deilerki bu gecenki vaazda basettigimiz uzun sacli mübaregin adinin yalcin oldugu ve ilk etek traşi eden oldugu hic biryerde yazili degil bu nasil bir işdirki bize kendi kafasindan anlatiyor baabinda bir hüküm getirdiler!!!


oysaki tasavvuf demek bu kainatin tamamini yok farzetmek ve her yerde cenabi hakkin kudretinin tecellisini temaaşe etmekdir.

Sofi demek ilmiyle amil kimse demekdirki ki bu sofiligin mucibindendir söz başka hal başka olamaz. iş = hal ile mümkündür. ziya paşanain dedigi gibi : Ayinesi iştir kişinin lafina bakilmaz.

Gecenki vaazimizin özü ne idi etek traşi sünneti bu rivayetlerde ilk ibrahim aleyhisselamdan başladigi alimlerce rivayet edilmişdir bunu duymuş olabilirsiniz.Fakat

Tasavvuf ilmi demek ise tefsir ilmine tam vukuf etmek ve taabirat ve te vilat ilmini bilmekdir.

her yerde cenabi hakkin kudretinin tecellisini temaaşe etmekdir.

Eger bir insan daha hayatinin tefsirini ve tevilatini yapamiyorsa bu insanin kurani tefsir etmesi ve te vil etmesi dogru olmaz.

dedikya her yerde ve her zaman cenabi hakkin kudretinin tecellisini temaaşe etmekdir. peki bunu nasil anliyacagiz

önce ne dedik insan hayatini te vil edecek işte bizler rivayetle ögrenmişizki peygamber efendimiz cobanlik yapar iken bir gün arkadaşi ile şehre inerlerki bir eglence dügün vardir iki coban arkadaş dügün evine kadar gelirler fakat pegamberimizin arkadaşi dügün evine girer eglenceye karişir peygamberimizde camdan bakmak ister fakat onu bir uyku bastirir ve uyuklar kalir ve eglenceye karişmadan sabah olur uyansaki dügün bitmişdir ve herkes sarhoş bir haldeler peygamberimiz ise cenabi mevlanin korumasi ile bu kötü haldan muhafaza edilmişdir diye te vil edilir yani daha cocukken dahi o Allahu teala tarafindan güdülüp gözetilmiş ve korunmuş bir zaati peygamberdir.

peki peygamberimiz için böyledirde senin benim için farklimidir. herkes şöyle cocukluguna baksin şeytan aleyhillane ilk defa kandirmadan önce cenabi mevla herkesi güdüp gözetmişdir herkesin anilarinda bir yerinde bu hikmetin gizli SIRRI yazilidir.

bizim gecenki vaaaazimizi tasavvuf ilmi ile tevil etmemiz ise hayatimiza baktikki gördük ve tevil ettik o hikmet bizde aciga cikmiş oldu.

biz cocuk iken köyden sandikliya göc ettik bizim imam hatibe yazilip başlamamiz sebebiyle babamiz bizi yalniz birakmak istemedi ve sandiklidan ev kiraladik ve sandikliya göc ettik yani şehire göc ettik işte okula başladik ortaokul ikinci sinif yada ücüncü sinifa kadar bizde etek killari yoktu taa ne zamanki okuldan eve giderken yolda belediye cöpcüsünün birisi kaldirimin kenarini süpürürken donu düşmüş olmaliki donunu cekmek için kemerini boşaltip donunu tekrar toplamak istediki bizde yolda gidiyoruz adamin etek traşi bölgesi gözüküverdi. adam yollari süprümesine süpürüyor amma velakin işde etek bölgesini süpürmemişki etek killari orman olmuş ilk defa o zaman o bölgede kil oldugu gözüme ilişdi ve görmek o görmek imiş aradan bir yada iki hafta gectiki bizdede etek killari birden biz farketmeden türemiş ve büyümüşler yani göz gördü ve akil bildi ve vücut imal etdi dogal yapisinda olan hüküm sadece bizim bilmemiz ile vukuu buldu . biz bunu nasil tevil ediyoz şimdi adam cöpcü olmuş neden cünkü etek traşina dikkat etmediginden temizilk yapmasi hayati boyunca ögretiliyor adama halbuki o adam orta yaşin üstünde bir adamdiki daha haala etek traşi yapmasi gerektigini ögrenemişki haala cöpcülük yapiyor idi. cenabi mevla işde adami güdüyor temizlik yapmasini ögretiyor amma anlamayan ahmaklar anlamazki odun kafalilar algilamzki rabbim bunun ile bana hangi hikmeti ögertecek diye tefekkür etmezki.

neyse nüktemize devam edersek. bizde etek killari türedi ve birden uzadiki imam hatiptde okulun en arka orta sirasinda iki arkadaş oturular idi onlar bir gün okula geldiler ikide bir etek bölgelerini elleriyle tutup oh uh deyip durular ne oluyor dedik dedilerki etek traşi olurken cilet kesdi. bu iki arkadaşin adlari biri yalcin biri remzi idi. remzi soyadi yilmaz idi yani bizim oralarda yilmaz ismi dögüşken bogaya verilirki kavgadan yilmaz digeri ise yalcin pinarbaşi idi . işde rabbim bize iki melegi ile etek traşi olmak sünnetini daha etek killarimiz yenice uzadiginda daha kirk gün gecmeden aradan bu iki arkadaş ile ögretdi evet cenabi mevla insani peygamberimizi gütdügü gözetdigi gibi gözetiyormuşmu bizide gözetip bize sünnet olani ögretmişmi evet ögretdi elhamdülillah hemde hayatin bir cilvesi serencami olarak yaşatip ögretdi. eger cenabi mevla bize bu iki yalcin ve remzi arkadaşdan ögretdi ise elbet cenabi mevla bunlari secer iken bize elelade isimleri olanlardan secmiş olamaz ki bize etek traşi sünnetini o sünnetin babasi olan o iki zaatin adini almiş iki insan meleke ile ögrtemiş oldu o mübereklerin siluetleri geldi ve bizi ögretdi gitdiler. işde hayati böyle tevil edemeyen kurani nasil tefsir edecek hayatin serancami icinde ne yaptigini ne işledigini bilmeyen için ziya paşanin sözü tevaffuk ederki o cöpcü adam için hukuk yerini bulmuş ve adam cöpcü olmuş Ayinesi iştir kişinin lafina bakilmaz. yani adama cenabi mevla temizlik yapmasini ögretiyor ne zaman ögrendi o adam bir başka sünnete terhis olur. velhasil kelam.şimdi bizim o yalcin ve remzi ismini nerden ögrendigimizi ögrendiniz eger cenabi mevla nin güdümünde durusaniz vakti geldimiydi hangi sünneti ögrenecek iseniz o sünnetin babasi gelir ömerse ömer osmansa osman musa ise musa gelirde sizi ögretir gider bazilari bir seferde ögrenir bazilari ise ahmak olur hayati boyu ögrenemez!!!???

Ey sofiler nefsi ispat budur yoksa nefsi ispat demek sadece dilde la ilahe illallah cekmek degildir.işde o gözün gördügü etek kilinin bizde de türemesi demek remzi ile yalcindan duydugumuz etek traşini bizimde tatbik etmemiz demekdir. nefsi ispat nefsin Allah tarafindan güdüldügünü bilmekdir . yoksa bilmez iseniz o cöpcü gibi size meslek ederlerde hayatiniz boyu ögrenmek zorunda kalirsiniz. nefsi ispat böyle kendini bilmekdir sen kendini bilmez isen bu nice okumakdir.eşini dostunu arkadaşini hayatin serencamini bilmez isen bu ne ahmak hotfuruşlukdur. işde böyle ahmak olmayin isa nin dedigi gibi bu dünya bir köprü cabuk olun gecin gecin bir günü bir diger güne eş olan zarardadir. her gün yeni bir sünnet ögrenme zamanidir. eger şeytanin güdümünde kalmak istemiyorsaniz sofi olun sofi kendini bilmek ilmidir derviş kendini bilmekdir

dedikya her yerde ve her zaman cenabi hakkin kudretinin tecellisini temaaşe etmekdir.

Rabbim bu vaazimizi dinleyen okuyan mü minlere kendinide rabbinide bilmeyi öretsin dedikya her yerde ve her zaman cenabi hakkin kudretinin tecellisini temaaşe etmekdir

el fatiha maasalavat

Dipnot : (Ahmaklara özeldir)

Kainatta tesadüf diye birşeyin olmadigini bilmek gerekirki peygamberimizin arkadaşlari olan eshabini cenabi mevla öyle tesadüfe birakmadigi öyle ömer ebu bekr olacak kişlerden sectigi gibi hic bir kimsenin arkadaşini anasini babasini kardeşini arkadaşini da rabbimiz öyle tesadüflere birakmamişdir.herkesin eşi dostu kendine özel ve ona özel zamanda yakinlaşir ve uzaklaşir ne zaman hangi amelle ile ugraşacaklari dahi tesadüf degildir rabbimizin bizzat güdümü ve gözetimden olup binlerce melek başta yazdigimiz ayetde oldugu gibi hem arkadaş hem de cenabi mevlanin yarattiklarina şehadet ederler. öyleyse bu vaazimizda gecen arkadaşlarimiz ve diger zaatlarda hic tesadüf eseri olmayip neyi ne zaman kiminle yapacaginin en iyisini bilen rabbimizin bir eseri melekesidirler. anlamayan ahmaklara duyrulur!!!

KUTBUL AKTAB

06-Mayis-2011-Cuma saat:00:17

Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim

Ma kane beşerin en yü tiyehullahul kitabe vel hukme vennubuvvete s*ümme yagule linnasi kunu ibaden li min dunillahi velakin kunu rabbaniyyine bima küntüm tuallimunel kitabe ve bima küntum tedrusun.

sadakallahul aziym -- Ali imran -- 79 --

Allahümme salli ala seyyidina muhammedin ve ala eeli seyyidina muhammedin adede gatri velmetari vennebati min yevmi halakted dünya ila yevmil kiyameti.

Yolculugumuza basliyoruz

Yolculugumuz hizir kapisina dayandiki bu gün zamanin kutbul aktabinin ahirete göcmesi sonucu yeni kutbul aktab secimi günü ve gecesidir ki uyanik olun ey insanlar.

Remzi ile Yalçın hep bir arada gezerler eger remzi yalcindan ayri düşmüş ise o zaman kutbul aktab vefat eder.

gecenki vaazimizda dedikki cennetten ihrac edilen adem atamiz ve havva annemizden bahsedip onun dünyaya indikden sonra dübür deligini actigini ögrenmisdik bu hafta ise hacetlerini yapinca onu ne yapacaklarini bilmemeleri yüzünden bir rivayetde o dübür deligini cennete actigi vardir diger rivayetde ise rabbimizin azarlamsi ile burasi pisleme yeri degil buyurmasi ile asagi atilmislar amma iste ilk hacetlerini yapinca ne yapacaklarini bilmediklerinden onu etek mahalline sürmüsler ve bu yüzden orada etek tıraşı yaptigimiz kıllar türemişler, işte bu kılların ilk traş edilmesi Remzi tarafindan yapilmiştir ve traş yalçın bir kaya parçasi ile olmuşturki işte yalçın demek sivri kaya demekdir ki ilk traş malzemesidir Remzi iskocyalinin memlektinde yaşayan ve gücünü saclarindan alan zati muhteremin arkadasi olup onun eshabi olup traş malzemesi olan yalcin kayasida iskocya kayalarindan bir kayadir. mübarekler iskocyanin pinarlari ile meşhur olan bölgesinde yaşamişlardir yani kayalardan pinarlarin fişkirdigi bir bölgede yaşamişlardir. işde kutbul aktaplik taaaaa o saclarindan güc alan zaati muhtermden bu yana devam edip gelmekdedir isde o zati muhteremin görevi gibi sert kayalardan pinarlar fişkirtmak için görevlidir kutbul aktab. yani kaya gibi lafa söze bakmayan itaatsizlerin icinden cevher cikarmak ve hemde o cevher pinarlar fişkirtsin işde etek traş oldugumuz bölge idrar fişkirtma bölgesi amma işde remiz yahut rmz demek kücük kıl demekdir. işde Remzinin arkadaşi ise gücünü saclarindan alan mübarek zat yalçın. yalçınin iskoc dilinde ne manaya geldigini aradim bulamadim bilen var ise allah rizasi için bize bildirsin işde o mübaregin kendi halki arasindaki adi cermence yani iskoc dilindeki adidir yalçın kelimesinin karsiligidir. o mübaregi tekrar analim insallah gücünü saclarindan alan mübarek zat cok güclüdür ve kimse onu yenemez bir boga gibi güclüdür kafirler bu mübarek zata hasedlik ederler ve bunu yenmek için karisini yaahut kadinini kandirilar ve ondan o zaatin SIRRINI ögrenmesini isterler kadin kafirler ile birlik olur ve o yatarken ellerini ayaklarini zincir ile baglar mübarek uyaninca ellerini şöyle bir silkeler zincirler kopuverir kadin sinsi sinsi güler ve ben seni sinamak için yapmişdim der işi şakaya vurur düşmanligini caktirmaz ve onunla yatip kalkar ve kadinligini kullanip seni ne zapteder hic birsey senin gücüna karşi koyamiyor der mübarek kadini dost zannedip SIRRINI ifşa eder ve kadina derki beni hicbirşey zaptedemez ancak şu sacimin bir teli beni zapteder diye kadina söyler. kadin bunu ögrenince o mübarek uyuyunca sacini keser ve elini ayaklarini saci ile baglar ve kafirleri cagirir kafirler bunu gücsüz bulunca alip sürüyüp arenalarina götürürler arenalari üstü kapali bir arenaymiş arenanin ortasindaki direge baglarlar ve eglence etmeye başlarlar mübarek ya rabbi der eger benden yüz cevirmedinse beni bagişla sirrimi ifşa ettim tek dilegim şu eski gücümü bana geri ver bu kafirler güruhunu burayi yikip buraya gömeyim der cenabi mevla eski gücünü geri verir ve diregi yerinden koprarir mübarek. direk kopunca arena cöker ve kafirler altinda kalirlar bu mübaregin sadece tek ashabi ve dostu vardir işde o da Remzi dir yahut RMZ dir yahut son iskocyali filmindeki tasavur edilen zaatdir ki o arena cökünce kutbul aktaplik görevi remzi kardesimize devrolmuşdur ve o son iskocyali filmindeki gibi uzun sacli bir mübarekdir. ve bu kutbul aktablik görevi yani etek traşi sünneti taaa ibrahim aleyhiselama gelinceye kadar birbirine aktarilmis ve ibrahim aleyhisselam bu sünnetin babasi olmuş ve hem etek traşi hemde tirnak kisaltarak buna ilave yapmişdir. kutbul aktablik görevi peygamber azimuşşan efendilerimizden en son ibrahim aleyhisselam tarafindan devralinmiş ve ondan sonra ümmeti islama devrolmuşdur.

Ey Amerika hic öyle hüsame bin ladini öldürdük falan diye kubarman sizin blöfünüzü yutcak pokerci yok burda bütün aslar bizde o kutbul aktaplik görevi muhammed ashabindan halid bin velide verildi halid bin velid ise tozkopran mübarekdir o mübregin özelligi ne kafire acir nede müslümana senin anani beller. isde ülkende kol geziyor. o toz koparani sana göndercek sen uslanmazsan diye ilk ihtarlarimizda seni uyarmisdik simdi ülkende gezen kasirga kimdir sanirsin isde Yalcin mübarekden el almiş olan kutbul aktab halid bin velid . bu gün kutbul aktablik devroldu.

öyle blöflerle bizi yenceginimi sanirsin. hele bir yeni kutbul aktab makamina otursun sen o zaman gör hüsamayi hind denizine attik demeyi bir hüsamanin ardina düşdün yikmadigin fesada ugratmadigin memleket kalmadi eger hüsama bu kadar kolay av idiyse neden o kadar devleti karişdirdin şimdiye kadar yakalamadin. sen o laflari bizim külahimiza anlat külahimiza.

yalcin mübaregi öldürmeye kafirlerin gücünün yetmedigi gibi halid bin velidide savaşmak öldüremedi o cenk etmekden yaşlandida kilicina dayandi vefat etdi halid bin velidi hangi kafir kilici öldürecekmis ulen onun adi Allahin kilicidir sen kimsinde Allahin kilicini öldürdüm diye hava atacaksin ulen kafir köpek.

Allahin peygamberi sag yaşiyor Allahin Arslani sag yaşiyor , Allahin yigidi ali sag yaşiyor, Allahin kilici da sag yaşiyor

ulen köpek uhuddaki kafirlerden betersin beee

uhudda akillanmadinmi orada kilici belinden uzun usame idi yani Allahin kilici idi herkes tepeyi terkederken o tepede komutani ile bekleyen idi eger o kilic kafir kanina susar ise ne sen durdurusun o kilici nede müslüman birisi durdurabilir bunuda kafana iyice bir sok anladinmi ahmaklarin ahmagi. üsamenin kilici istanbulda bizi bekler sen in kanina susar ise elbet bize haberi gelcekdir gel beni al diye.

Rabbim Yeni kutbul aktaba görevinde yardım etsin onu dostada düşmanada mahcup eylemesin inşallah

el fatiha maassalavat.

haa etek tiraşi sünnetini anlatmadan cikasimiz geldi vaaazdan amma geri döndük etek traşi sünneti islama göre kirk günden fazla etek killari uzatilmaz ve koltuk alti killarida amma bir edebde vardirki kadinla yatip cünüp olduktan sonra banyoya girip gusl abdesti almadan önce etek traşi olunmaz bedende hizmet eden her uzva edeb gerekir o yüzden abdestsiz olarak yani cünüp olarak bedenden bir aza koparilamaz ki o yarin mahşerde bedenimizin yeniden bir araya getirildiginde bizden hesap sormasin bu beni pis pis dişari atdi demesin o yüzden etek traşinizi haftalik temizlik için yaptiginiz temiz oldugunuz zamanki banyonuzda traş edin yoksa kadinla cima edip pis pis traş olup onlara kafirlere yem etmeyin ki işde böyle amerikan kafirleri onlari abdestsiz bulup yakalayip hind denizine atmasinlar. müslüman vücudunun her azasina saygi gösterir vucuduna gösterdigi gibi taşa kayaya yalcin kayasina kila ota cöpe hayvana dogaya insana saygi gösterir işde böyle insanlikdan nasip almamiş kafirler ise ölüye saygi göstermeyip hind denize attik derler ölüye saygi göstermesini ögrettik halbuki önceki dersimizde kargadan ibret alda ölüye saygi göster dedik ahmaga amma anlacyacak akil nerde kargadan ders alcak akil nerde kabil kadar aklin yokmuş amerikali kabil bile katliamin babasi olmasina ragmen habili gömdü sen ise ona eziyet olsun diye hind denizine attigini söylüyorsun vay ahmak vayyyy. karga kadar beynin yokmuş demekki.(:=))

vaaza geri dönersek işde tirnak da cünüp iken kesilmez kadinlar ay halindeykende traş olamazlar ve tirnak kesemezler amma eger özürlü ise on günden fazla adet görüyor ise o zaman abdestlenip kesmesi gerekir zaten on günden sonrasi özürdür onuncu gün abdesitini alir ve abdest aldikdan sonra traş da olabilir tirnakda kesebilir

Rabbim hakki hak bilip hakka ittiba eden batili batil bilip batildan ictinab eden kullarindan eylesin

el fatiha maassalavat


Kar©glan

Başağaçlı Raşit Tunca
Schrems, 6 Mayis 2011

Original Kar © glan





Signing of RasitTunca
[Image: attachment.php?aid=107929]
Kar©glan Başağaçlı Raşit Tunca
Smileys-2
Reply


Forum Jump:


Users browsing this thread: 1 Guest(s)