Thread Rating:
  • 0 Vote(s) - 0 Average
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
Abdullah b. Abbâs (r.a.) Kur’an’ın Tercümanı Ümmetin Bilgesi
#1
Dini-1 


Kur’an’ın Tercümanı,
Ümmetin Bilgesi:
Abdullah b. Abbâs (r.a.)


Müşriklerin Mekke’de İslâm’ın yayılmasını engelleme çabalarından biri olarak Müslümanlara boykot uyguladıkları yıllardı. Peygamberi himaye eden Hâşimoğullarına karşı insafsızca bir sindirme politikası güdülüyordu. Müslümanlar hiç bu kadar zor durumda kalmamışlardı. Kendileriyle her türlü ticari ve sosyal ilişki kesilmiş, açlığa mahkum bırakılmışlardı. Bütün bu baskı ve zorluklara rağmen o günlerde Abdülmuttalib’in oğlu Abbâs’ın evinde buruk da olsa bir sevinç vardı. Sabırla beklenen minik misafir dünyaya gözlerini açmıştı nihayet. Allah’ın en sevdiği isimlerden biri olan Abdullah ismi verildi bebeğe, Allah’a güzel bir kul olması ümidiyle… Babası onu Resûlullah’a götürdü hemen. Allah Resûlü minik Abdullah’ın başını okşayarak dua etti, amcası Abbâs’ın sevincine sevinç kattı.
Mekke’deki sıkıntılı yılların ardından hicretle birlikte Müslümanlar Medine’de Peygamber’in yanı başında daha huzurlu bir hayata kavuştular. Ashab Allah’ın Elçisi’nin yanında geçirdikleri her anı değerli addediyordu. Bir gün yaşlısı genci hep birlikte toplandıkları bir mecliste Resûlullah’a içecek ikram edilmiş, kendisi içtikten sonra kalanını ashabıyla paylaşmak istemişti. Hz. Peygamber ikrama sağ taraftan başlamak niyetindeydi. Sağında bir çocuk oturuyordu. Yaşlılar ise sol tarafta yerlerini almışlardı. Allah Resûlü “Delikanlı! Bunu yaşlılara vermeme müsaade eder misin?” diye sordu çocuğa. Hiç tereddüt etmeden cevap verdi çocuk: “Senden gelen hakkımı hiç kimseyle paylaşamam yâ Resûlallah!” (Buhârî, Müsâkât, 10) Verdiği akıllıca cevapla bakışları üzerine toplayan o çocuk, henüz bebekken Hz. Peygamber’in duasına mazhar olan Abdullah b. Abbâs’tı. (İbn Hacer, Fethu’l-bârî, I, 282)
Peygamberimize gönülden bağlı bir çocuk olan Abdullah b. Abbâs, aynı zamanda müminlerin annelerinden Hz. Meymûne’nin yeğeniydi. Bu, Allah Resûlü’nün hâl ve hareketlerine, ibadet hayatına yakından şahit olmak için bulunmaz bir fırsat demekti. Nitekim Abdullah bu fırsatı değerlendirmek maksadıyla zaman zaman teyzesinin evine misafir olur, geceleri orada kalırdı. O, abdest alırken suyun dikkatli kullanılması gerektiğini, (İbn Mâce, Tahâret, 48) cemaatle namaz kılma âdâbını, gece namazının kılınışını ve Resûlullah’ın namazlardan sonra yaptığı bazı duaları (Buhârî, Tefsîr, (Âl-i İmrân) 18, Müslim, Müsâfirîn, 181) bu vesileyle öğrenmişti.
Zeki bir çocuk olan Abdullah b. Abbâs’ın iyi yetişmesini isteyen Hz. Peygamber, Yüce Allah’a ona Kur’an’ı öğretmesi ve onu dinde fakih kılması için dua etmişti. (Buhârî, İlim, 17, Vudû’, 10) Duanın yanı sıra fiilen gayret göstermeyi de ihmal etmemişti. Allah Resûlü Hz. Meymûne’nin evinde kaldığı gecelerde Abdullah’ın namazını kılıp kılmadığını sorarak (Ebû Dâvûd, Tatavvu’, 26) namaz alışkanlığı kazanmasına yardımcı oluyordu. Bir defasında ise bineğinde arkada oturan Abdullah b. Abbâs’a şöyle nasihatte bulunmuştu: “Delikanlı! Sana bazı şeyler öğreteceğim. Allah’ı gözet ki Allah da seni gözetsin. Allah’ı gözet ki Allah’ı (daima) yanında bulasın. Bir şey istediğinde Allah’tan iste! Yardıma muhtaç olduğunda Allah’tan yardım dile! Şunu bil ki bütün insanlar sana fayda vermek için toplansa Allah’ın takdiri dışında sana fayda veremezler. Ve yine bütün insanlar sana zarar vermek için toplansa Allah’ın takdiri dışında sana hiçbir şeyde zarar veremezler. Bu konuda kalemler kaldırılmış (karar verilmiş), sayfalar kurumuştur (hüküm kesinleşmiştir) .” (Tirmizî, Sıfatü’l-kıyâme, 59; İbn Hanbel, I, 293)
Resûlullah vefat ettiği zaman yaklaşık on üç yaşında olmasına rağmen zekâsı ve ilmî yeteneğiyle göz dolduran örnek bir gençti artık İbn Abbâs. İlim öğrenme ve öğretmeye olan iştiyakı sayesinde Kur’an’ı, Resûlullah’ın sünnetini ve fıkhî meseleleri en iyi bilen sahâbîlerden biri oldu. Hz. Ömer yaşça kendinden küçük olmasına rağmen onun ilmine çok değer verirdi. Bir gün sahabenin büyükleriyle birlikte bazı meseleleri sormak üzere İbn Abbâs’a gitti. İçlerinden Abdurrahman b. Avf, Hz. Ömer’e “Onun kadar çocuklarımız varken ona mı soracağız?” dedi. Hz. Ömer ona bunun sebebini kendisinin de iyi bildiğini söyledikten sonra İbn Abbâs’a Nasr Sûresi ile ilgili sorusunu sordu ve aldığı cevap üzerine “Ben de bu sûre hakkında ancak senin bildiğini biliyorum.” diyerek onun ilmine olan güvenini bir kez daha ortaya koydu. (Tirmizî, Tefsîru’l-Kur’ân, 110)
Ashab arasında “Kur’an’ın tercümanı” ve “ümmetin bilgesi” unvanlarına layık görülen ehl-i beytin akıllı genci Abdullah b. Abbâs, ilmî dirayeti ve yetiştirdiği öğrencilerle İslam tarihinin en seçkin şahsiyetlerinden biri oldu.

Kaynak :

Sahabe Hatiralari (Diyanet Yayinlari)
Hale ŞAHİN

Kar©glan Başağaçlı Raşit Tunca
Smileys-2
Reply


Forum Jump:


Users browsing this thread: 1 Guest(s)