Thread Rating:
  • 0 Vote(s) - 0 Average
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
Esmâ bint Yezîd (r.a.) Hanımların Hatibi
#1
Dini-1 


Hanımların Hatibi:
Esmâ bint Yezîd (r.a.)


Günlerdir kafasında türlü sorular dolaşıyordu, ancak hiç birine bir cevap bulamıyordu. Düşünüyordu, çabalıyordu, kendisini teskin etmeye çalışıyordu, ancak hiçbir şey onu tatmin etmeye yetmiyordu.
Gençti Esmâ, gencecikti. Gençliğinin verdiği heyecanın yanında, kabına sığamayan bir yapısı vardı. Zekiydi, atılgandı, cesurdu. Bir o kadar da açık sözlüydü, düşündüğünü en güzel şekilde kalıba dökmesini bilir, kendisini ifade ederdi. Bununla birlikte, kaç zamandır kendi kendine konuşuyordu, kimselere açamadığı derdine kendisi bir hal çaresi bulmak için çabalıyordu. Ancak ne yapsa boş, evin işleri yine üstündeydi, çocukların bakımı bütün zamanını alıyordu. Allah Resûlü’nün yanındaki sahabenin neredeyse tüm vakitlerini onunla birlikte geçirme imkânları varken, o ya yemek yapıyor, ya ip eğiriyor, ya diğer işlerle ilgileniyordu. Erkekler kadar ibadete zaman ayırma fırsatı olmadığı gibi Allah yolunda cihatta da onlar kadar aktif rol alamıyordu. Hepsini bir bir düşündü, içinde biriktirdi. Oysa Esmâ, ensar hanımlarının ileri gelenlerindendi. Allah Resûlü’ne ilk biat edenlerdendi. Akşamla yatsı arasında bir vakitte, Allah Resûlü’nün huzuruna varışı, ona biat edişi, onun “Size İslâm üzere hidayet veren Allah’a hamd olsun, ben sizinle biat ettim.” deyişi hâlâ gözlerinin önündeydi. (İbn Sa’d, Tabakât, VIII, 12) Böyleyken neden Allah Resûlü’ne halini arz etmiyor, sorularını ona yöneltmiyordu? Etrafında kendisi gibi düşünen ensar hanımlarının varlığı da kendisine cesaret verince, soluğu Allah Resûlü’nün yanında aldı. Resûl-i Ekrem, her zamanki gibi ashabı ile beraberdi. Esmâ, sözlerine ashabın dilinden düşürmediği şu cümle ile başladı: “Anam babam sana feda olsun yâ Resûlallah!” Sonra devam etti:
“Ben sana kadınların elçisi olarak geldim. Allah seni bütün erkek ve kadınlara peygamber göndermiştir. Biz sana ve senin rabbine iman ettik. Kadın olduğumuz için evlerinizde kapanıp kalmış, nefislerinizi tatmin etmiş ve çocuklarınızı karnımızda taşımışızdır. Siz erkekler ise cuma namazı kılmak, camiye ve cemaate çıkmak, hastaları ziyaret etmek, cenazelerde bulunmak, birden fazla hacca gitmek gibi hususlarda bize üstünlük sağlamış bulunuyorsunuz. Bütün bunların en önemlisi Allah yolunda cihad etmektir. Fakat siz hac veya umre için yahut düşmanla savaşmak üzere evinizden çıktığınız zaman mallarınızı biz koruruz, iplik eğirip size elbise yaparız, çocuklarınızı besleriz. Buna göre bizler sizin kazandığınız hayır ve sevaplarda size ortak olamaz mıyız?”
İşte bu kadardı; Esmâ, içinde biriktirdiği ne varsa Allah Resûlü’ne arz etmiş, rahatlamıştı. Resûl-i Ekrem de onu ciddiyetle dinledikten sonra, yüzünde etrafını aydınlatan gülümsemesiyle oradakilere şöyle dedi:
“Siz bir kadından, din konusunda sorduğu bir soruda bundan daha güzel söz işittiniz mi?” Sonra da bir kadının eşiyle güzel geçinerek sıcak bir yuvaya sahip olmasının, az önce saydığı bütün üstünlüklere denk olduğunu söyledi. Bu haberi diğer bütün hanımlara ulaştırmasını isteyen Allah Resûlü, hem Esmâ’nın hem de bütün hanım sahabilerin içini rahatlatmıştı. Bu günden sonra da Esmâ “hatîbetü’n-nisâ” olarak anılır oldu. (İbnü’l-Esîr, VII, 19).
O, hanımların sözcüsüydü. Hanım sahabilerin içlerinden çıkamadıkları bir durum olduğunda veya kendi özel durumlarıyla alakalı Allah Resûlü’ne iletmek istedikleri soruları bulunduğunda Esmâ devreye girerdi. Hz. Âişe’nin de yakın arkadaşlarından olunca, sık sık hâne-i saâdete gelme imkânı elde eder, bunu ilme olan merakını, öğrenme arzusunu gidermek için fırsat bilirdi. Yine bir defasında, hanımların özel halleriyle alakalı bir soruyu Hz. Peygamber’e yöneltmiş, Hz. Âişe de onun bu tavrını takdir ederek, “Şu ensar kadınları ne iyi kadınlardır! Utanma duygusu onları, dini (hükümleri) sorup öğrenmekten alıkoymuyor.” demekten kendini alamamıştı. (Müslim, Hayız, 61)
Esmâ’nın öğrenmeye olan bu merakı, Hz. Peygamber’in hadislerini zihnine nakşetme konusunda da kendini gösterdi ve seksen bir rivayet, onun ağzından nakledilerek bugüne geldi. Esmâ, ilim konusunda gösterdiği cesaret kadar cihatta da şecaat sahibi idi. Esmâ’nın gözleri Mekke’nin, Hayber’in fethini gördü ve gözler, Esmâ’nın Yermük’te nasıl cesurca savaştığına şahit oldu. Esmâ bint Yezid, Müslüman bir kadının yuvasında, ilimde ve irfanda, yeri geldiğinde savaş meydanında cesaretiyle, mertliğiyle, gözü pekliğiyle nasıl örnek olabileceğini tüm Müslümanlara gösterdi.


Kaynak :

Sahabe Hatiralari (Diyanet Yayinlari)
Rukiye AYDOĞDU DEMİR

Kar©glan Başağaçlı Raşit Tunca
Smileys-2
Reply


Forum Jump:


Users browsing this thread: 1 Guest(s)