Thread Rating:
  • 0 Vote(s) - 0 Average
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
Esmâ bint Umeys (r.a.) İki Hicret Sahibi
#1
Dini-1 


İki Hicret Sahibi
Esmâ bint Umeys (r.a.)


Kalp, imanla tanıştığında bütün korkuları reddediyor ve iman dolu cesur bir kalp, en çok mümin bir kadına yakışıyordu. İmanının verdiği cesaretle o, atalarının dinini bırakıp Son Peygamber’in ilahi çağrısına yüreğini bağlamıştı. Bu yüzdendi kalbiyle inandığını diliyle söylemekten korkmaması. İşkenceler altında inlerken dahi yolundan dönmemesi bu yüzdendi. Onun cesareti, Mekke’deki şirk bataklığının tam ortasında, imanı göğsünde gururla taşıyabilmesinden belliydi. O, Allah Resûlü’ne inanan bir avuç kişiden biri olan Esmâ bint. Umeys idi.
Nebî’nin izinden giden Esmâ, öğrendi ki bu yol nice yolculuklara gebeydi. Allah’ın arzı genişti ve zulümden kurtulmak için günü geldiğinde terk-i diyar eylemek gerekebilirdi. Onun için iman, varını yoğunu ardında bırakıp hiç bilmediği topraklara Allah için hicret edebilme cesaretini gösterebilmekti. Bir gün, Esmâ’nın adımları Peygamber’in işaret ettiği topraklara yöneldi, çöllerden, denizlerden, zorlu yollardan geçti. İlkin Habeşistan diyarına hicret etti. Yoldaşı ve sevgili eşi Cafer b. Ebû Tâlib’le birlikte Habeş memleketinde, çok sevdiği Peygamberinin ve Müslüman kardeşlerinin yıllarca hasretini çekti.
Aradan seneler geçti. Gün geldi, Allah’ın lütf u keremiyle Habeşistan muhacirleriyle Medine muhacirlerinin yolu Peygamber şehri Medine’de kesişti. Esmâ, sevgili eşiyle birlikte Hayber’in fethi esnasında, ikinci hicretini Medine’ye gerçekleştirdi. Böylece o, Allah yolunda iki defa hicret etmenin saadetine erdi. Ancak bu durum, Medine muhacirleriyle Habeşistan muhacirleri arasında tatlı bir rekabetin doğmasına neden oldu. Bir gün Esmâ’yı, kızı Hafsa’nın evinde gören Hz. Ömer, “Bu, Habeşli Esmâ mı, şu deniz yolcusu olan?” dedi ve devamında ekledi: “Medine’ye hicret faziletinde biz sizi geçtik. Biz, Resûlullah’a sizden daha yakınız.” Bu sözler, ömrünü Allah yoluna adayan, bu uğurda türlü cefalar çekmiş olan Esmâ’ya ağır geldi ve karşısındaki Ömer (r.a.) olsa dahi kendisini savunmaktan çekinmedi: “Hayır” dedi, “Allah’a yemin ederim ki, siz Resûlullah’la (s.a.v.) birlikte hicret ettiniz. O, sizin açlarınızı doyurdu, cahillerinizi eğitti. Biz ise uzaklarda, düşman yurdunda, Habeşistan’da idik. Bütün bu sıkıntılara biz, Allah’ın ve Resûlü’nün rızası uğruna katlandık. Ey Ömer! Yemin ederim, senin bu söylediklerini gidip Resûlullah’a anlatıncaya kadar ne bir lokma yiyeceğim ne de bir yudum su içeceğim. Vallahi, biz eziyet görüyor ve korku içinde yaşıyorduk.” Hz. Ömer’in sözleri ağırına giden ve durumu olduğu gibi Allah Resûlü’ne bildiren Esmâ, Nebî’den, kendisini sevince boğan şu sözleri işitti: “Bu hususta Ömer bana sizden daha yakın değildir. Zira o ve arkadaşları yalnız bir defa hicret etmişken siz gemi yolcuları, iki defa hicret ettiniz!” (Müslim, Fedâil, 169)
Bu sözleri işiten Esmâ için artık hiçbir şey duyduklarından daha değerli değildi. Diğer muhacir kardeşleri de bu kutlu sözleri işitebilmek için defalarca onun kapısını çalıyorlardı. Esmâ ise her defasında o günün heyecanını tekrar yaşayarak, Nebî’nin sözlerini onlara aktarıyordu. (Müslim, Fedâil, 169)
Esmâ’nın gözleri sevinçler kadar hüzünlere de şahit oldu. Ve onun için en büyük hüzünlerden biriydi eşi Cafer’i Mute Savaşı’nda yitirmesi. Esmâ, bundan böyle Cafer b. Ebû Tâlib’in değil, Cafer-i Tayyâr’ın eşiydi. Zira Cafer (r.a.), kahramanca savaşıp kaybettiği iki koluna mukabil cennete uçtuğu için bu adla anılır olmuştu. Cafer’in ardından kuş yavruları gibi kalan yetimleri ise artık bahtiyardı. Çünkü başlarını okşayan Peygamber’in eli, onlara yetimliklerini unutturan en büyük teselli kaynağı idi. (Nesâî, Zînet, 57)
Esmâ bint Umeys, asırlar ötesine imanıyla, cesaretiyle, sabır ve metanetiyle örnek oldu. Peygamberine duyduğu muhabbetini, ona ve onun sözlerine olan bağlılığı ile gösterdi. Ve onun mübarek sözlerinden altmış kadarı, Esmâ’nın ağzından satırlara, satırlardan sadırlara, zamanlardan zamanlara hep nakledile geldi. Bunlardan birinde Sevgili Peygamberimiz, sıkıntılı ve kederli zamanlarında okuması için Esmâ’ya bir dua öğretmişti. Bu dua, Allah ve Resûlü’nün izinden giden, bu yolda kahrı da lütfu da hoş gören tüm Esmâların arkadaşı olacak nitelikte idi:
“Benim Rabbim Allah’tır, O’na hiçbir şeyi ortak koşmam!” (Ebû Dâvûd, Vitir, 26)

Kaynak :

Sahabe Hatiralari (Diyanet Yayinlari)
Rukiye AYDOĞDU DEMİR

Kar©glan Başağaçlı Raşit Tunca
Smileys-2
Reply


Forum Jump:


Users browsing this thread: 1 Guest(s)