Thread Rating:
  • 0 Vote(s) - 0 Average
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
Ebû Talha (r.a.) Medineli Fedakâr Sahabi
#1
Dini-1 


Medineli Fedakâr Sahabi:
Ebû Talha (r.a.)


Zaman hilalden dolunaya doğru akarken ay değildi sadece tamamlanan. Kum saatinden akan her bir kum tanesi, akrebin yelkovanın her bir hareketi sanki yarım kalan bir şeyleri tamamlama gayretindeydi. Medine’de zaman işte böyle zamanın dışında işler, Müslümanlar her geçen gün yeni bir tamamlanma evresine girerlerdi. Büyürlerdi her an, olgunlaşırlardı. Onlar için her yeni gün, Peygamberin gösterdiği istikamette atılan yeni bir adım demekti. Peygamber’le Medine’de yaşamak her sabah hayata yeniden başlamak gibiydi; hiçbiri diğerine denk olmadığından hiçbir gün öncekine benzemezdi. Her bir hilal bambaşkaydı, dolunayların hiçbiri öncekine eş değildi.
Medine gecelerinde ay ışığı hurma dallarından akar, bereketli hurma bahçeleri ayın şavkı ile aydınlanırdı. Çölün çoraklığına inat insanlara serin gölgeliklerini, soğuk sularını ve tatlı meyvelerini ikram eden bu bahçeler sayesinde Medineliler biraz rahat nefes alabiliyorlardı. Gündüzleri güneş bütün ihtişamıyla kendisini gösterip her taraf sarının türlü tonlarına boyandığında, bu bahçelerin yeşilini görmek dahi insanı ferahlatmaya yeterdi. İnsanların açlığın şiddetine dayanabilmek için karınlarına taşlar bağladıkları, gölge ve gölgeliğin en değerli nimetler olarak görüldüğü bu coğrafyada serin hurma bahçeleri kuşkusuz en değerli nimetlerden biriydi.
Ebû Talha için de tam olarak öyleydi. Peygamber Mescidinin hemen karşısında olan Beyrûha isimli bahçesini pek severdi. Sevgili Peygamberini burada ağırlar, ona bahçesinin ürünlerinden ikram ederdi. Allah Resûlü de mescidinin yakınında bulunan bu hurmalığı sık sık ziyaret eder, soğuk sularından içer, gölgesinde serinlerdi. Nasıl da mutlu olurdu böyle zamanlarda Ebû Talha, kendisini nasıl da şanslı hissederdi. Varlıklı bir sahabi olan ve ensarın ileri gelenleri arasında bulunan Ebû Talha, aslında Medine’de pek çok hurmalığın sahibiydi ancak Beyruha’nın onda ayrı bir yeri vardı.
Medine’de ay hilalden dolunaya dönüyor, Ebû Talha vazgeçmenin de imandan olduğunu öğreniyordu. Eksilmiyor, bilakis tamamlanıyordu. Göklerden gelen her bir haberi tasdik ettiğinde imanın tadına varıyor, kulluğunun tamamlandığını hissediyordu. En son indirilen ayette Rabbi “Sevdiğiniz şeylerden Allah yolunda harcamadıkça iyiliğe asla erişemezsiniz. Her ne harcarsanız Allah onu bilir.” (Âl-i İmrân, 3/92) buyurmuştu da Ebû Talha soluğu hemen Allah Resûlü’nün yanında almıştı. Bir an dahi duraksamadan dudaklarından şu sözler dökülüverdi:
- Ey Allah’ın Resûlü, Yüce Allah, “Sevdiğiniz şeylerden (Allah yolunda) harcamadıkça iyiliğe asla erişemezsiniz...” buyuruyor. Benim en çok sevdiğim mülküm Beyruhâ’dır. O, Allah yolunda sadakadır. Ben, onun Allah katında sevabını ve âhiret azığım olmasını dilerim. Ey Allah’ın Resûlü, onu Allah’ın sana işaret buyurduğu yerde kullan!
Allah Resûlü onun bu davranışını takdir etmiş ve bahçesini ihtiyacı olan akrabalarına bağışlamasının daha uygun olacağını söylemişti. Bunun üzerine Ebû Talha bahçeyi yakınları arasında paylaştırdı. (Buhârî, Zekât, 44)
Sevdiği şeylerden Allah için vazgeçmenin de paylaşmanın da imanını olgunlaştırdığının farkındaydı Ebû Talha. Bu yüzden elinden geldiği kadar Medine’deki ihtiyaç sahiplerine yardım eder, bazen kendisi aç kalma pahasına kardeşlerini doyurduğu olurdu. Bir defasında Allah Resûlü, yardıma muhtaç bir adamcağız için kendi evinde ikram edecek bir şey bulamamıştı ve sahabilerinden yardım istemişti. Ebû Talha hemen bu kimseye yardıma talip olmuş, kendisinin ve çocuklarının aç kalması pahasına Peygamber misafirini evinde ağırlamıştı. Hatta Allah Teala bu olay üzerine indirdiği ayetle onların kurtuluşa eren kimseler olduklarını müjdelemişti. (Buhârî, Menâkıbü’l-ensâr, 10) Ebû Talha ve onun geniş gönüllü ailesi peygamberlerini ve onun ashabını evlerinde ağırlamaktan büyük mutluluk duyarlar bu sebeple hanelerine yağan berekete birlikte şahitlik ederlerdi. Allah Resûlü de bu aileyi pek sever sık sık evlerine misafir olur, ikramlarını geri çevirmez, bazen de evlerinde öğle uykusuna yatardı.
Medine’de ensar olmak Allah Resûlü ve onun ashabı için her türlü fedakârlıktan kaçınmamayı gerektiriyordu ve Ebû Talha her zaman bunun bilincindeydi. Sadece malını, mülkünü, evladını değil yeri geldiğinde canını da Allah ve Resûlü’nün uğruna feda etmekten çekinmedi. Uhud günü onun kendisini Peygamberine nasıl siper ettiğine, onu kahramanca nasıl koruduğuna, “Ya Resûlullah yüzüm yüzüne siper; canım canına fedadır.” sözlerine herkes şahitti. (Buhârî, Menâkıbü’l-ensâr, 18)
Şahitti Medine’de hurma dallarına yansıyan hilaller ve dolunaylar her şeye. En sevdiklerini en sevdiği için feda edebildiği zaman insanın nasıl tamamlandığına, nasıl Ebû Talha olduğuna…

Kaynak :

Sahabe Hatiralari (Diyanet Yayinlari)
Rukiye AYDOĞDU DEMİR

Kar©glan Başağaçlı Raşit Tunca
Smileys-2
Reply


Forum Jump:


Users browsing this thread: 1 Guest(s)