Thread Rating:
  • 0 Vote(s) - 0 Average
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
Abdullah b. Mes’ûd (r.a.) İlim ve Hikmet Önderi Eşsiz Sahabi
#1
Dini-1 


İlim ve Hikmet Önderi
Eşsiz Sahabi:
Abdullah b. Mes’ûd (r.a.)


Ukbe b. Ebî Muayt’ın sürülerine çobanlık yapan kendi halinde biriydi. Ne malı mülkü vardı ne de kendisini himaye edecek asaletli, hatrı sayılır bir kabilesi. Güçlü kuvvetli bir yapısı da yoktu, zayıf ve çelimsizdi. Üstünlüğün soy sop ve zenginlikte, hak ve hukukun daima güçlüden yana olduğu cahiliyye devrinde onun hayatı hakkında pek fazla bilgi verme gereği duymamıştı tarih, varlığıyla yokluğu arasında fark yok gibiydi. Mekke’de doğan İslam güneşiyle o da yeniden doğdu adeta. Âlemlerin Rabbine kul olduğunu haykırarak değer kazandı, hem Rabbi katında hem insanlar nazarında. Bundan böyle ismi Allah’ın Resûlü ile anılacaktı. Sessiz kalmak yerine günden güne daha vurgulu, iftiharla anacaktı onu tarih ve nihayetinde “Kûfe tefsir ve fıkıh mekteplerinin kurucusu öncü sahabi” sıfatıyla altın harflerle saklayacaktı bağrında adını: Abdullah b. Mes’ûd.
Müslümanların altıncısıydı Abdullah b. Mes’ûd. Resûlün çıktığı kutsal yolculukta daha en başından ona yoldaşlık etmeye talip olmuş ve bu yolculuğun her safhasında tüm benliğiyle var olmuştu. Mekke’de geçen sıkıntı dolu günlerde, Kâbe’de Kur’an ayetlerini yüksek sesle okuma cesaretini gösteren oydu. Allah’tan başka bir dayanağı, imanından başka bir gücü olmadığı halde vahyin aydınlığına tahammülü olmayan kararmış kalplere Rahmân Sûresi’yle seslenmiş ve onların vahşi saldırılarına maruz kalmıştı. İnancı uğruna her türlü zorluğa göğüs gerdi. Önce Habeş diyarına daha sonra da Medine’ye hicret etti. Asrı saadetteki bütün savaşlarda kahramanca çarpıştı. Bedir’de küfrün başı Ebû Cehil’e son darbeyi o indirdi ve ölüm haberini Sevgili Peygamberimize o getirdi. Uhud’un o hengâmeli ortamında Resûlullah’ın yanından ayrılmayan birkaç kişi arasında o da vardı. Düşmanın duraksız saldırılarına karşılık verirken namazların dahi eda edilemediği zorlu Hendek Savaşı’nda da yanındaydı Resûlün ve İslam tarihinin daha nice sahnesinde onunla aynı karede yer aldı.
İslama gönül verdiği günden beri Abdullah b. Mes’ûd’un yegâne endişesi Peygamber Efendimizin hizmetinde bulunmak ve ondan ilim tahsil etmekti. Mescid-i Nebevî’nin arka tarafından kendisine bir ev tahsis edilmiş ve annesiyle birlikte ona Allah Resûlü’nün evine rahatça girip çıkma izni verilmişti. Bu samimi ilişkiden dolayı onu ehli beytten sananlar bile oluyordu. Abdest almak için kalktığında ibriğini taşımak, yıkanırken perde tutmak, uykuda iken ibadet için uyandırmak, bir yere gittiğinde ayakkabılarına sahip çıkmak gibi vazifelerle Resûlullah’a yardımcı olan İbn Mes’ûd anbean onunla birlikte olma imkânına sahipti. Bu imkânı çok iyi değerlendiriyor, onun her hal ve hareketini önce zihnine sonra yaşantısına titizlikle nakşediyordu. Suretinden siretine onun yaşam tarzını örnek almaya gayret ediyor ve zaman geçtikçe ona daha çok benziyordu. Öyle ki ashab arasında ahlak ve yaşantı bakımından Resûlullah’a en çok benzeyeni kabul edilmişti.
Vahyin inişini en yakından gözlemleyen sahabilerden biri olarak sünnetin yanı sıra Kur’an bilgisi bakımından da üstün bir konuma erişmişti İbn Mes’ûd. Resûlullah’ın “Kur’an’ı şu dört kişiden öğrenin.” (Buhârî, Fedâilü’l-Kur’ân, 8) dediği sahabilerden biriydi ve yetmiş kadar sureyi bizzat Resûlullah’tan öğrenmişti. Sesinin güzelliği ve okuyuşundaki heyecan kendisini daha da ayrıcalıklı kılıyordu. “Kur’an’ı nâzil olduğu günün heyecanıyla okumak isteyen kimse, İbn Ümmü Abd’in (Abdullah b. Mes’ûd) kıraatıyla okusun.” buyurmuştu (İbn Hanbel, I, 26) Hz. Peygamber ve bir gün ondan Kur’an dinlemek istemişti. “Yâ Resûlallah, Kur’an size indirilmişken, ben mi size okuyayım?” diyerek şaşırınca, “Evet, Kur’an’ı başkasından dinlemeyi de çok seviyorum.” demişti. Nisâ suresinden bir bölüm okuyan Abdullah’ı (r.a.) huşuyla dinleyen Efendimiz, “Her ümmetten bir şahit getirdiğimiz ve seni de onların üzerine bir şahit yaptığımız zaman, bakalım onların hâli nice olacak!” (Nisâ, 4/41) mealindeki âyete geldiğinde gözyaşlarını tutamamıştı. (Buhârî, Fedâilü’l-Kur’ân, 33)
“İçinde hikmet dağıtılan ve rahmet umulan meclis, ne güzel meclistir!” (Dârimî, Mukaddime, 28) diyen İbn Mes’ûd, Resûlullah’ın vefatından sonra da ilim ve hikmet meclislerinin vazgeçilmez simalarından oldu. Kur’an ve sünnetle yoğrulan kişiliğiyle ashabın da kendisine danıştığı nadide bir şahsiyet olarak pek çok talebe yetiştirdi. Tefsir ve fıkıh okullarının kurulmasında öncü rol üstlenmenin yanı sıra hadis rivayetindeki titizliğiyle nebevi sünnetin sağlıklı bir şekilde aktarılmasına hizmet ederek İslami ilimlerin gelişmesine büyük katkılar sağladı.

Kaynak :

Sahabe Hatiralari (Diyanet Yayinlari)
Elif ERDEM

Kar©glan Başağaçlı Raşit Tunca
Smileys-2
Reply


Forum Jump:


Users browsing this thread: 1 Guest(s)