Thread Rating:
  • 6 Vote(s) - 3 Average
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
imamdan önce davranan, yada imamın önüne geçmeye kalkan, Eşekoğlu Eşektir
#1
RasitTunca-4 
imamdan önce davranan, yada imamın önüne geçmeye kalkan, Eşekoğlu Eşektir

Bunun minvalleri çoktur
Kocasının önüne geçen, kadın yani Kocası varken, sözde amelde Kocasının önüne geçip, Reis gibi davranan, veya Kocasını beyenmeyen,
Ustasından öğrendıkleri ile ustasına hava atan,
Fakirken zengın gibi davranan,

"ayranı yok içmeye, tahtırevanla gider sıçmaya"

Camiye gidip imam varken müeezin varken imamlık taslayan,

Bilmediği halde bilgiçlik taslayan,

"Koyunun bulunmadığı yerde keçiye Abdurrahman Çelebi derler"



.....

Ebû Hüreyre’den (r.a.) rivayet edilen hadis-i şeriflerinde Nebî sallallahu aleyhi ve sellem buyurmuşlardır ki:

“Sizden biriniz, imamdan önce başını (rükû veya secdeden) kaldırdığı zaman, başını Allah Teâlâ’nın merkep başına veya suretini merkep suretine çevirmesinden korkmuyor mu?”

(Buhârî, Sahih, Ezân, 53; Müslim, Sahih, Salât, 114-116. Ayrıca bkz. Tirmizî, Sünen, Cum’a, 56; Ebû Dâvûd, Sünen, Salât, 75; Nesâî, Sünen, İmâmet, 38; İbni Mâce, Sünen, İkâme, 41)

Hz. İsa ile Hz. Mehdi’nin aynı zamanda yaşayacaklarına dair sahih hadis rivayetleri vardır. Hz. İsa samimi Hristiyanları, Hz. Mehdi ise Müslümanları temsil eder. Örneğin, “Namazda Hz. İsa’nın Müslümanların emirine (Hz. Mehdi’ye) tabi olması” Hristiyanların Müslümanlarla Kur’an’ın hakikatlerinde ittifak edeceklerine ve Hristiyanların Müslümanlara tabi olacaklarına işaret eder.

Hz. İsa’nın gökten ineceği ve Hz. Mehdi'nin arkasında namaz kılacağı hususu, İslam ümmeti arasında mütevatir bir hakikattir.

(İbn Hacer, Fethu’l-Bari,6/493-494)

Bir hadis-i şerifte Peygamberimiz:

“Meryem oğlu İsa’nın Müslümanların yanına ineceği ve namazda müminlerin imamına Hz. Mehdi’ye uyup namaz kılacağı” nı ifade edilmiştir.

(Buhari, Enbiya, 49; Müslim, İman, 244,  245, 246)

Mehdinin zamanında imam (Yönetici ve Başkan) Mehdi'dir onun önüne geçmeye kalkanlar, veya ondan önce davrananlar, işte yukardaki hadisde bildirildiği üzre isa Ruhullah gibi peygamber bile olsan, O'na (Hz. Mehdi'ye) tabi olcaksın. Yani O'na uymayan, O'na tabi olmayan, O varken, haala ben bilmişlik taslayan, Eşekoğlu Eşektir. sebeb:

Hadisde buyruldu ki

“Sizden biriniz, imamdan önce başını (rükû veya secdeden) kaldırdığı zaman, başını Allah Teâlâ’nın merkep başına veya suretini merkep suretine çevirmesinden korkmuyor mu?”

(Buhârî, Sahih, Ezân, 53; Müslim, Sahih, Salât, 114-116. Ayrıca bkz. Tirmizî, Sünen, Cum’a, 56; Ebû Dâvûd, Sünen, Salât, 75; Nesâî, Sünen, İmâmet, 38; İbni Mâce, Sünen, İkâme, 41)

Nebi (s.a.v.) şunu buyurmak istemiş olur: Ben artık yaşlandım. Yani hızlı eğilip kalkmam veya artık şişmanladım. Hızlı eğilip kalkmam. Namaz kıldırdığımda acele etmeyiniz. Benden önce rüku' etmeyiniz. Ben rüku' edince siz o zaman rüku' ediniz. Ben rüku'dan başımı kaldırmadıkça siz başınızı kaldırmayın. Keza ben secde edince siz de secde ediniz. Sakın benden önce rüku' edene veya benden evvel secde edene rastlamıyayım.

Hadis namazdaki eğiliş ve kalkışlarda cemaatın imamdan önce davranmasının yasaklığına ve cemaatın hareketlerinin imam'ın hareketinden sonra olmasının emredildiğine delalet eder.

Muaviye (r.a.)'ın hadisini Ebu Davud ve İbn-i Hibban da rivayet etmişlerdir. Bu hadiste Nebi (s.a.v.) şunu buyurmak istemiştir:

"Benden önce rüku'a gitmeyiniz. Keza benden önce secdeye gitmeyiniz. Bilakis ben rüku'ya gidince, siz de beni takib ediniz. Yani biraz sonra rüku'a varınız. Ve benden sonra rüku'dan kalkınız. Secdede de böyle davranınız. Hareketinizin benim hareketimden biraz sonra oluşundan dolayı; rüku' ve secdedeki kalışlarınızın, benim kalışımdan süre bakımından eksik olmasından endişe etmeyiniz. Çünkü rüku' ve secdeye varışınız, benim varışıından sonra olduğu gibi, kalkışınız da benim kalkışımdan sonradır. Durum böyle olunca sizden biraz önce rüku' ve secdeye varmakla henüz siz varmadan önce kaldığım az miktara karşılık, rüku' ve secdeden kalktığım zaman biraz durmakla o farkı kapatmış olursunuz ve böylece sizin rüku' ve secde miktarı benimki kadar olur.''

Bu babta geçen hadisler imam'dan önce rüku veye. secdeye varmanın veya onlardan önce kalkmanın yasak olduğuna ve imam'a uyan kimsenin iimam'dan biraz sonra davranmasının gerekliliğine delalet eder.

iftitah tekbirleri ve teharüm tekbirlerinde

Gerek ruku ve gerek secdede gerekse namaz'a başlarken ve namazdan çıkarken imama uymak hususundaki 4 mezhebin görüşleri hakkında el-Menhel yazarı "imam oturarak namaz kıldırır'' babında şöyle der:

İmam'a uyanın imamdan sonra taharrum tekribini alması Maliki, Şafii, Hanbeli alimlerine ve Hanefiler'den Ebu Yusuf ile Muhammed'e göre mecburidir. Bunlara göre imamla beraber veya imam'dan önce iftitah ve taharrum tekbirini alan kimsenin namazı bozulur. İmam iftitah veya taharrum tekbirini alarak namaza başladıktan sonra cemaatın taharrum tekbirini alması gerekir.

Ebu Hanife'ye göre cemaat imamla beraber taharrum tekbirini almalıdır. İmam'dan önce tekbir alamaz. İmam'dan geç alması da fazileti azaltır.

iftitah Tekbiri : Namaza Başlangıç Tekbiri
Teharrum (Hücum) Tekbiri : Ruku ve secdelerden önce alınan tekbirlerdir

Dünyanın Güneş etrafında dönmesi ile, mevsimler meydana gelir, Kendi etrafında dönmesi ile de, gece ve gündüz meydana gelir.
Bu dönmeleri Sağdan soladır, ve bu sayede biz güneşi, doğudan doğarken, batıdan da batarken görürüz. Yaz Mevsiminde Gündüzler uzun, geceler kısa olma sebebi, Dünya Güneşe yakın olduğu için, dünyamıza vuran güneş ışığı açısı, yani gündüz açısı çok geniştir, kış mevsmnde ise, geceler uzun, gündüzler  ise kısa olma sebebi, dünyamız güneşmizden uzaklaştığı için, aydınlanan kısımın açısı, karanlıkta kalan kısmın açısından dah küçüktür, o yüzden gece dah uzundur.
işte bu dönme hızı, güneşe yaklaşaması ve uzaklaşması ile de alakalıdır. ve  öyle olunca dünyamız döndükçe, dönme hızına göre, her iki saniyede bir, bir yerde güneş batmakta, bir yerde de doğmakta. Bu sebeble ilk vakitte okunan ezanlar ile her iki saniyede bir Ezan başalngıç kelmesi olan tekbir  "Allahüekber"  Lafzı paradoks halini almaktadır.  ve yine teharrum tekbrleride aynı şekilde ve öyle olunca sanki hiç kesilmiden uzaya  allahukber sinyali frekans yayılmakta devamlı olraktan " Allahüekber"  denlmekte ve paradoks.  amma bu iftitah tekbirleri, İmam iftitah veya taharrum tekbirini alarak namaza başladıktan sonra cemaatın taharrum tekbirini alması gerekir. eğer ondan önce veya sonra olursa bu frekans işte sadece bir gürültü olur "abcşldlkzflksdflsdlgds.." gibi bir  şekil alır. halbuk o hurmahurma ve mahurmahur dediğimiz paradoks makalemizdek gibi düzgün şekilde tekbir halindedir, o yüzden, Allah'ın bu kanunu çiğneyen edebsizler eşşek suretine çarpılır ve ahretteki hali Eşekoğlu Eşektir.

Turşuyu Kim Satacak

Geçim derdi bu ya ! Hoca da sıkıntıya düşmüş. Turşu satıp geçimini temin etmek istemiş. Hanımının hazırladığı lahana turşusunu eşeğine yükleyip düşmüş yola... Mahalle aralarına girmiş. Sokak sokak dolaşıp satmaya başlamış. Onca gün geçmiş. Fakat bir gün olsun Hoca şöyle gönlünce "Turşu.." diye bağıramamış. Ağzını açtığı anda eşeği de ağzını açmış. Hoca´dan baskın çıkıp başlamış "aiii, aiiii..." diye anırmaya!.. Hoca bir türlü fırsat bulup da ağzını istediği gibi açamamış. Günlerden bir gün , Hoca yine turşu satmaya çıkmış. Bir sokağın başına gelip, "Turşu.." diye bağıracak olmuş. Ama eşek her zaman olduğu gibi yine ağzını açıp baslamış anırmaya. Hoca´nın sinirleri iyice gerilmiş. Bir "Lahavle!" çekip eşeğin kulağına eğilmiş.

"Hey uzun kulak !" demiş. "Turşuyu sen mi satacaksın, yoksa ben mi?"

Paradoks Nedir?

Bu konuyu deneyimledigim başımdan geçen fiziksel bir olay şu şekildedir :
Doğduğum memleket Afyon’un, Sandıklı ilçesinde, İmam Hatip Lisesi'nde okuyordum, 4. sınıf olabilirim Allahu alem.  Sandıklı da Pazartesi günleri halk pazarı kurulur, ve ben okulun öğlen tatilinde, halk Pazarı'na gittim. pazarda hurma satan bir adama rastladım. Normal her pazarcı gibi, o günlerde sattığı malı yüksek sesle bağırarak tanıtmak, pazarcıların adetiydi.
Hurma satan adam, Hurma kelimesini çokça tekrar ettiği zaman Aynen şu şekilde

hurmahurmahurmahurmahurmahurmahurma…

Kelimenin başlangıcı, sonu ile birleşerek ten,  yani ters  tarafından  ucu  ile  birleşerek

Mahurmahurmahurmahur…

şeklini alıyordu. ve işte böyle bir devinimin paradoks olduğunu çok sonra anladım.

Yani  Fiziksel bir olayın  veya, cümlenin,  kelimenin  ucu, veya Bir frekansın, başlangıcı ile sonunun birleşmesi sonucu, sonsuz bir devinim meydana geliyor, benim anladığım kadarıyla İşte buna Paradoks diyoruz.

ikinci örnekte : Aynanın karşısına geçip, elimizde de bir ayna tutaraktan, karşımızda ki aynaya baktığımızda, aynanın içindeki Ayna, ve Aynadaki Ben fonksiyonu, yine sanki bir sonsuz devinim meydana getiriyor, ve paradoks oluyor, içinden çıkılmaz bir Paradoks, sonu nerede, başlangıcı nerede bilmediğimiz bir Paradoks halini alıyor.
Evet benim anlatımımla Paradoks tanımı şu şekilde : Başlangıcını veya sonunu bilemediğimiz,  bir işlemin, başlangıcı ile sonunun birleşmesi sonucu meydana gelen, sonsuz devinime Paradoks denir.

Allah "Evveldir" Allah "Ahirdir" demek te, aynı devinimi anlatmak demektir, yani sonsuz bir devinim meydana gelir. Ve bunu tarif etmek için de, Allah "Ezelidir ve Ebedidir" diye tarif edilmiş arapça da...


Bu bir Karoglan Raşit Tunca Makalesidir

Raşit Tunca

Schrems, 04.12.2022





Signing of RasitTunca
[Image: attachment.php?aid=107929]
Kar©glan Başağaçlı Raşit Tunca
Smileys-2
Reply


Forum Jump:


Users browsing this thread: 1 Guest(s)