Thread Rating:
  • 8 Vote(s) - 2.75 Average
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
Ummu Suleym (radiyallahu anha)
#1
Dini-1 
Ummu Suleym (radiyallahu anha)

Kendisiyle evlenmek isteyen Ebû Talhâ´dan mehr olarak müslüman olmasını isteyen ve Rasulüllah´ın : «Cennet´e girdim. Bir ayak sesi duydum. Bu nedir dedim: Bu «er-Rumeysâ Bint Milhân´dır» diye cevap verdiler» buyurduğu cennetlik sahâbîdir...

Neccar oğullarından Milhan b, Hâlid´in krzı ve Ummu Harâm´ın k z kardeşi olan ve künyesi Ummu Süleym olan sahâbînln ismi; Gumeysâ veya Rümeysâ´dır. Ummu Süleym, Mâlik b. Nadr´ia evli idi. Enes b. Mâlik bu evlilikten doğmuştur...

Er-Rumeysa evinden ayrılmakta olan oğlu Enes İbn Malik´i uğur­lamak İçin ayağa kalktığında, Rasulüllah´m şehri, (Medine) ay ışığına boğulmuştu. Ummu Süleym oğlunu kucaklayarak:

Allah seninle olsun, seni korusun ve bize salimen geri gönder­sin, dedi.

Ummu Süleym Bint Milhan, ciğerparesini uğurlarken, Medîne so­kaklarında gözden kayboluncaya ´kadar ayakta durup bekledi.. Daha sonra kapıyı kapatıp minderinin üzerine oturdu. Hatıralar zihnine akın etti...

Kendini Ensar´ın ilk müslümanlarıyla birlikte müslüman olup Ra­sûlüllah´a bey´at ettiği günde buldu... O sırada kocası Mâlik İbnu n-Nadr İbn Damdam yoktu. Dönünce ona :

Sen dinden çıktın, sapıttın mı dedi. Ummu Suleym :

Ben dinden çıkmadım ve sapıtmadım. Fakat o zâta îman ettim, dedi.

O, oğlu Enes İbn Malik´e :

la İlahe illallah» de. «Eşhedu enne Muhammeden Rasûlüliah» de cümlelerini yavaş yavaş söylemeye başladı...

Mâlik İbnu´n-Nadr Ummu Suleym´e :

- Oğlumun İtikadını bozma, dedi. Er-Rumeysa :

Ben onun itikadını bozmadım, diye cevap verdi.

. Mâlik İbnu´n-Nadr öfkelenip Şam´a doğru yola çıktı. Karşısına bir düşman çıktı ve Malik´i öldürdü. Onun ölüm haberi er-Rumeysa´ya ula­şınca şöyle dedi :

Çocuğum sağ olarak memeyi bırakmcaya kadar onu kesinlikle memeden ayırmayacağım. Enes bana emretmedikçe ve o: Annem gö­revini yerine getirdi, Allah benîm yüzümden ona hayırla karşılık ver­sin, annem bana iyi bir velilik yapmıştır, demedikçe evienmiyeceğim.

Enes İbn Malik memeyi terketti. Ebû Talhâ (Zeyd İbn Seni İbni´l-Esved) Ummu Suleym´e evlenme teklifi yaptı. Ebû Talhâ müşrik oldu­ğu için Ummu Suleym :

Enes bulûğa erip büyüklerle birlikte oturmadıkça evlenmem diye cevap verdi.

Enes İbn Mâlik sekiz yaşına varınca Ebû Talhâ gelip er-Rumeysâ1-ya:

Enes artık büyüklerle birlikte oturmaya´başladı, dedi. Er-Rumeysâ: - .

Sen, sana zararı ve faydası olmayan bir taşa tapmayı nasıl uy­gun görürsün ! Bir marangozun, getirip senin için yonttuğu bir ağaç parçasının sana ne zararı, ne faydası dokunur !» dedi.

Ebü Talhâ susup cevap vermedi. Ummu Suleym şunu da ilâve etti:

Yerden biten ve filân oğullarının habeşî kölesi tarafından yon­tulan bir şeye tapmaya utanmaz mısın Bir müşrikle evlenmek bana yakışmaz. Ebû Talhâ; Sizin tapmakta olduğunuz putlarınızı marangoz Abd-i Âl-i filânın yontup yaptığını ve ona bir ateş parlatacak olsanız, onun tutuşup yanacağını bilmez misin Ebû Talhâ şöyle cevap verdi:

Bırak da düşüneyim...

Ummu Suleym, sözünün onu etkilediğini zannetti... Ebû Talhâ onun yanma tekrar döndüğünde er-Rumeysâ şöyle dedi:

Ne yaptın

Ebû Talhâ sustu. Ummu Suleym :

Ebû Talhâ! Senin gibisi rededilmez ama sen kâfirsin, ben de müslüman bir kadınım, seninle evlenmek bana uygun düşmez, dedi.

Ebû Talhâ :

Senin, benimle evlenmene engel olan şey bu değil

Ummu Suleym sordu:

Peki, benim seninle evlenmeme engel olan nedir

Ebû Talhâ :

Sarı ve beyaz [yani altın ve gümüş) diye cevap verdi.

Ummu Suleym :

Ben ne sarı ne de beyaz istiyorum, senin müsiüman olmanı is­tiyorum, Allah ve Peygamberi şahit olsunlar ki, müslüman olursan senden bir pul almadan seninle evleneceğim, dedi.

Ebû Talhâ

Bana bu konuda kim yardımcı olur diye sordu.

Ummu Suleym:

Bu konuda sana Rasûlüliah (S.A.V) yardımcı olur, dedi;,

Ebû Talhâ Hz. Peygamber´! aramak üzere yola çıktı. Rasûlüllah (S.A.S) ashabının arasında oturuyordu. Ebû Talhâ´yı görünce :

Ebû Talhâ alnındaki İslâm´ın nuruyla size geldi, dedi.

Ebû Talhâ Rasûlüllah´a Ummu Suleym´in söylediğini anlattı ve:

Eşhedu en lâ ilahe illallah ve enne Muhammeden Rasûlullah, dedi.

Ebû Talhâ er-Rumeysâ´ya dönüp :

Artık ben de senin dinine girdim, dedi. Ummu Suleym oğlu Enes´e :

Enes! Kalk, Ebû Talhâ´yı evlendir, dedi.

Böylece Ummu Suieym Ebû Talhâ´yla evlendi. Onun mehri İslâm oldu...

Ummu Süleym bu evlilikten bir çocuk dünyaya getirdi ve çocuk büyüyüp yürümeye başladı. Ebû Talhâ bu çocuğu (Ebû Umeyr´i) çok severdi..

Babası Ebu Talhâ bahçelerinden birinde.yken Ebû Umeyr hastalan­dı ve öldü. Ummu Suleyrn çocuğunu yıkayıp kefenledi, kokuladı ve üze­rine bir örtü örttü. Ev halkına da şöyle dedi:

Sakın Ebû Talhâ´ya oğlunun öldüğünü ben kendisiyle konuşma­dıkça söylemeyin. [Çünki, Ebû Talhâ o gün oruçlu idi).

Ebû Talhâ geldi ve :

Çocuk nasıl diye sordu. Ummu Suieym :

Rahatladı, deyince, Ebû Talhâ çocuğun gerçekten iyileştiğini sandı.

Ummu Suieym akşam yemeğini ve içecek şeyler getirdi. Ebû Tal­hâ yeyip-içti. Ummu Suieym, o güne kadar hiç yapmadığı şekilde öze­nerek süslendi, süslü görünmeğe çalıştı. Ebu Talhâ daha sonra hanı-mıyla yatıp bu ihtiyacını da yerine getirdi. Sabah olunca, er-Rumeysa :

Ebû Taihâ! Görmedin mi Falanca aileyi Faydalanmak için, al­dıkları emâneti gidip istediğim zaman, ağırlarına gitti, dedi.

Ebû Talhâ :

Hiç iyi etmemişler, dedi. Ummu Suieym:

Senin oğiunun da Allah´ın bir emâneti olduğunu kabul et. Al­lah emânetini geri aldı, dedi.

Ebû Talhâ, Ummu Suleym´in soğukkanlılığına hiddetlenip:

Madem öyle, niye beni kendi halime bıraktın da, bu işlere bu­laşmama sebep oldun. Daha sonra da bana oğlum Ebu Umeyr´in öldü­ğünü söylüyorsun, dedi.

[Ummu Suieym, Peygamberimize İslâmiyet üzerine bey´at eder­ken, ölüye feryâd ve figân etmemeye de bey´at etmiş bulunuyordu).

Ertesi gün Ebû Talhâ, Rasûlüllah´a gitti ve şöyle dedi:

Ey Allah´ın Rasûlü! Ummu Suieym bana şöyle şöyle ya Peygamber (S.A.V) :

Geçen gecenizi Allah hakkınızda mübarek kılsın. Beni Hak Pey­gamber olarak gönderen Allah´a yemin ederim ki, Ummu Süleym ço­cuğunun ölümüne sabrettiği için, Allah.(C.C3 onun rahmine bir erkek çocuk ilkâ eylemiştir, buyurdu.

Ummu Suleym, o gece hâmile kalmıştı...

Enes (R.A) diyor ki : Ummu Suleym çocuğu doğurduğu zaman Pey­gamber efendimiz bana :

Annene git söyle; çocuğun göbeğini kestikten sonra, onu yanı­ma göndermeden ona bir şey tattırmasın, dedi.

Bunun üzerine ben çocuğu kollarımın üstüne alarak Peygamber Efendimize getirdim. Peygamber Efendimiz bana:

İyi cinsten üç tane hurma getir, dedi.

Hurmaları getirdiğimde benden alarak ağzında çiğnedikten sonra çıkarıp çocuğun ağzına koydu. Çocuk da yavaş yavaş emmeye başladı. Peygamber Efendimiz :

Medîne´liler hurmayı sever, diye bir latife yaptıktan sonra:

Al onu götür ve annene söyle: Allah, ömrüne bereket koysun ve onu analı babalı büyüüterek sâlih ve takva sahibi kimselerden kılsın, buyurdu ve çocuğun adını da Abdullah koydu.»

Peygamberimizin duası bereketiyle Abdullah´ın dokuz (veya yedi) oğlu olmuştu ki hepsi de Kur´an-ı Kerîm´i okumuş, hatm etmişlerdi...

Ensardan bir müslüman diyor ki : «Ben Hz. Peygamberin duasının neticesini gördüm, o geceden Ebû Talhâ´nın oğlu Abdullah doğdu. Onun da on tane çocuğu oldu.»

Um mu Süleym´in çocuğu öldüğü halde, kocasına duyurmayacak kadar sabır ve cesaret göstermesi büyük bir meziyettir. Kocası oruç­lu olduğundan, şayet oğlunun öldüğünü duyarsa üzüntüden yemek yi­yemez, daha da perişan olur, düşüncesiyle bu acıya sabretmiş, söyle­memiştir. Bu onun aynı zamanda Allah´ın kaderine olan teslimiyetini de gösterir. Yoksa hangi anne çocuğuna şefkat duymaz ki !

Kureyş; Ehâbiş onlara itaat eden Kinâne ve Tihâme kabîleleriyle Bedir´in intikamını almak için geldiklerinde Rasûlüllah (S.A.V) onları Uhud´da karşıladı.. Rasûlüllah (S.A.V) savaşa çıkarken Ensâr´dan bazı kadınlar, hastalara su vermek, yaralılara hizmet ve tedavi etmek için beraberinde bulunuyorlardı... Ummu Suleym ile Hz. Âîşe (r. anhümâ) su tulumlarını taşıyorlar ve susayanların ağızlarına su döküyorlardı.. Su tulumları boşalınca tekrar gidiyorlar, doldurup geliyorlar, yine susa­yanların ağızlarına boşaltıyorlardı. Susuzları suladıktan sonra1 er-Ru-meysâ yaralıları tedavi ediyordu...

Enes (R.A) anlatmaktadır;

« Uhud savaşında ashab, okçuların emre itaatsizliği yüzünden yenilgiye uğrayıp Hz. Peygamber (S.A.V)´in yanından dağılmışlardı... Yalnız Peygamber Efendimizle on iki kişi sebat ettiler. Bu çok tehlikeli savaş ânında Hz. Aîşe ve annem Ummu Süleym (r. anhâ) (tesettür em­ri henüz gelmemiş olduğu için) kollarını sıvayıp hizmet ediyorardı.. Ayak bilezikleri görünüyordu. Devamlı olarak ve hızla sırtlarında kır­balarla su taşıyıp yaralıların ağzına boşaltıyorlardı. Kırbalar boşalınca son derece bir çeviklikle geri dönüp bir daha dolduruyor ve acele ola­rak gelip yaralıların ağızlarına boşaltıyorlardı...»

Sa´sa´a oğullarının efendisi mızrak oyuncusu Ebû Berâ İbn Azib

İbn Âmir Medine´ye geldi. Hz. Peygamber´e (S.A.V) bir hediye verdi. Rasûfüllah (S.A.V) hediyesini kabul etmeyip şöyle dedi :

Ebû Berâ! Ben bir müşriğin hediyesini kabul edemem.

Daha sonra ona müslüman olmasını teklif etti. O ne reddetti ne de müslüman oldu. Şöyle dedi :

- Senin bu işin güzel. Ashabından bazılarını, buna (İslam´a) da­vet .etmek üzere Necid halkına gönderirsen, sana icabet edeceklerini

umuyorum.

Peygamber (S.A.V) :

Necid halkının, onlara bir kötülük yapmasından korkuyorum, buyurdu.

Ebû Berâ İbn Azîb :

Ben onlara kefilim, dedi.

Rasûlüllah (S.A.V) aralarında, el-Munzir İbn Amr, Haram İbn Mil­han (Ummu Suleym Bînt Milhan´ın erkek kardeşi), el-Haris İbnu´s-Samme ve Amir İbn Fuheyre ve başkalarının da bulunduğu yetmiş kişi gönderdi. Onlar yola çıktılar. Naûne kuyusunun (Âmir oğullarıyla Su­leym oğulları arasında bir yer) yanında konakladı. Rasûlüllah´ın sa-hâbîleri oraya indiklerinde Rasûlüllah´ın (S.A.V) mektubunu vermesi için Haram İbn Milhan´ı Âmir Îbnu´t-Tufeyl´e gönderdiler. Haram İbn Milhan Âmir´in yanına geldiğinde, mektuba bakmadan Haram´a saldırıp öldürdü...

Âmir, Haram îbn Milhan´a ilk darbeyi vurduğunda Haram şöyle de­mişti:

Allâhu ekber, Ka´be´nin Rabbine yemin osun, ben kazandım.

Âmir İbnu´t-Tufeyl, Suleym oğullarından Usayye, Ri´l ve Zekvan kabilelerini yardıma çağırmak üzere haykırdı. Onlar bu konuda onun çağrısını kabul ettiler. Rasûlüllah´ın sahâbilerinin etrafını kuşattılar. Bunun üzerine sahâbîier onlarla savaştılar. Ka´b İbn Zeyd el^Ensarî ha­riç, sahabîleri öldürdüler. Ka´b´ı da ölmek üzereyken bırakıp gittiler.

Ummu Suleym´e kardeşinin ölüm haberi geldiğinde şöyle dedi :

Ka´be´nin Rabbine yemin olsun! O cenneti kazandı...

Rasûlüilah [S.A.V) Ummu Suleym´i ziyaret etti ve onun evinde na­file namaz kıldı ve şöyle dedi :

Ummu Suleym! Farz namazı kıldığın zaman, on defa «Subhâ-fiellah», on defa «eİ-hamdu liilâh» ve on defa da «Allâhu ekber» de. Sonra Allah´tan dilediğini iste. Sana: Evet, evet, evet, denilecektir.

Rasûlüilah (S.A.V) Ummu Suleym´i sık sık ziyaret eder, namaz vakti gelirse, Ummu Suleym´e ait ve su ile ıslattığı bir hasır üzerinde namaz kılardı. Ummu Suleym, bizzat onun için yaptığı birşeyi ona he­diye ederdi...

Rasûlüilah (S.A.V) sık sık Ummu Suleym´in evinde öğle uykusuna yatardı. Ummu Suleym ona meşinden yapılmış bir yatak yayardı. Bir gün yine onun evinde öğle uykusuna yattı ve terledi. Ummu Suleym bir şişe getirdi ve teri onun içine sıyırdı. Peygamber S.A.V) uyandı:

> Ummu Suleym! Ne yapıyorsun dedi. Ummu Suleym şöyle cevap verdi:

Bu senin terindir. Biz onu kokumuzun içine koyuyoruz. Çünkü o en güzel´kokudur.

Bir kuşluk vakti, Hz. Peygamber Ummu Suîeym´in evine girdi. Ası­lı duran bir su tulumunu aldı ve ayakta ondan su içti. Ummu Suleym onu aldı. Ağzını kesti ve yanında sakladı.

Hz. Peygamber (S.A.V) hanımları dışında Ummu Suîeym´in yanın­dan başka hiçbir kimsenin yanma devamlı olarak girmezdi. Onun ya­nma girer dururdu... Rasûlüllah´a şöyle denildi:

.- Yâ Rasûlellah! Sen Ummu Suîeym´in evinden başka hiçbir eve

girmiyorsun.

Peygamber (S.A.V) şöyle buyurdu :

Ben ona acıyorum. Çünkü kardeşi ve babası benimle birliktey­ken sehîd edildiler...

Allah Hayber´in fethini nasıp edince, Rasûlüllah´ın (S.A.V) emriy­le ganimetler toplandı. Peygamber [S.A.V) esirlere baktı. Esirler içinde Hz. Musa´nın (A.S.) kardeşi Harun İbn İmrân´ın soyundan Zeyneb Bint Huyey İbn Ahtab vardı. Rasûlüilah (S.A.V) Zeyneb´i kendisine seç­ti. Hidâyete erişip müslüman oluncaya kadar onu Ummu Suİeym Bint Milhan´in yanına bıraktı. Daha sonra onu âzât etti ve onunla evlendi. Onun âzâdı mehri oldu. (Onu bedelsiz âzâdedip mehirsiz evlendi) Pey­gamber (S.A.V) ona Safiyye adını verdi...

Rasûlüllah (S.A.V) Medîne-i Münevvere´ye hicretlerinde Ebû Ey-yüb´ün hanesinde ikâmet buyurdukları esnada müslüman ahâliden ka­dın ve erkek herkes kudretleri yettiği kadar Rasûlüliah´a hediyeler, ar­mağanlar takdim eylemişlerdi. Ummu Suleym de eli dar olduğu için Rasûlüllah´a hediye edecek bir şey bulamayıp henüz 12 yaşlarında olan oğlu Enes´i elinden tutarak Rasûlüllah´ın huzuruna getirip :

Yâ Rasûlellah! Benini küçük bir hediyem var. Rasûlüllah (S.A.V):

O nedir Ummu Suleym! diye sordu. Ummu Suleym :

. Yâ Rasûlellah! Ensâr erkek ve kadınlarından sana hediye ver­meyen kimse kalmadı. Ben, bu oğlumdan başka âana hediye edecek bir şeye mâlik değilim. Bunu al! Sana hizmet etsin! Ona duâ eyle!» dedi.

Rasûlüllah (S.A.V) : Allah´ım! Onun malını ve çocuğunu çoğalt. Verdiğin şeylerde onun için bereket ihsan eyle, diye duâ etti...

Rasûlüllah (S.A.V)´in duası bereketiyle Hz. Enes 103 yaşına kadar yaşayarak seksen evlâdı olmuş, bunlardan 78i erkek, yalnızca ikisi kız olmuştur. Malı da sayılamıyacak kadar idi...

Hz. Ener (R.A) anlatmaktadır:

._ Rasûlüllah´a (S.A.V) 10 yıl hizmet ettim. Rasûlüliah (S.A.V), beni ne dövdü, ne bana kötü bir lâf söyledi, ne de yüz ekşitti.

Yaptığım bir şey için (Ne diye bunu böyley aptın » dememiş, yap­madığım bir şey içinde (Ne diye şöyle yapmadın ) dememiştir.»

Ummu Suleym hurma ve yağ getirdi. Peygamber (S.A.V) şöyledi

Yağınızı ve hurmanızı kaplarında saklayın. Çünkü ben oruçlu­yum.

Daha sonra Rasûlüllah (S.A.V) evin bir köşesine geçip nafile na­maz kıldı ve Ummu Suleym´le ailesi için duâ etti.

Ebû Ya´lâ, Enes radıyailahu anh´den :

«Annem Ümmü Süleym´in bir koyunu vardı. Onun yağını bir tulum­da topladı ve tulum dolunca Rubeybe ile Rasûlüllah sallallahu aleyhi ve sellem´e gönderdi. Rubeybe :

Yâ Rasûlüliah! Bu yağı Ümmü Süleym size gönderdi. Boşaltınız da tu!umu geri götüreyim, dedi.

Rasûlüllah´ın emri üzerine tulumu boşaltıp Rubeybe´ye geri ver­diler. Rubeybe tulumu geri götürdüğü zaman Ümmü Süleym evde yok­tu. Rubeybe tulumu bîr mıha astı. Ümmü Süleym eve geldiği zaman tulumun dolu olup yağın damlamakta olduğunu gördü. Rubeybe´ye:

Ben sana bu yağı RasûlüMah´a götür demedim mi dedi. Rubeybe :

Ben götürdüm, inanmıyorsan git sor, dedi ve beraber Peygam­ber sallallahu aleyhi ve sellem´e gittiler. Ümmü Süleym :

Yâ Rasûlüllah! Ben Rubeybe ile size bir tulum yağ gönderdim, aldınız mı diye sordu.

Rasûlüllah :

Evet, getirdi, dedi. Ümmü Süleym :

Seni Hak Peygamber olarak gönderen Allah´a yemin ederim ki, evimde tulum yağla dolu olup altına damlamaktadır, dedi.

Allah´ın Resulü : .

Ey Ümmü Süleym! Allah´ın kendi Peygamberine verdiği gibi sana da vermiş olmasına şaşıyor musun Ye ve Allah´a şükret dedi.

Ümmü Süleym demiştir ki :

Eve döndüğümde yağı bir büyük kaba böldüm ve bir iki ay yiyebileceğimiz kadar tulumda bıraktım.»

Rasûlüllah (S.A.V) Ummu Süleym´e şöyle buyurmuştur:

« Sabret! Allah´a yemîn ederim ki bir haftadır Muhammed´in evinde hiç bir yiyecek yoktur ve üç gündür bir çömleğin altına ateş ya-kılmamıştır. Halbuki eğer istesem -yemîn ederim ki- Allah bana Tehâ me´nin bütün dağlarını altın yapar.»

Ebû Talhâ yüzü neşeli olarak geldi. Ummu Suİeym:

Ne var ne yok dedi. Ebû Talha :

Bugün Rasûlüllah´ı neşeli olarak gördüm ve sordum: Ey Al­lah´ın elçisi! Senin neşeli olduğunu görüyorum. Peygamber [S.A.V): Ebû Talhâ! Beni öyle olmaktan ne engelleyebilir ki Cebrail benim ya­nımdan biraz önce ayrıldı. O şöyle dedi: Muhammedi Rabbim beni sa­na gönderdi. O şöyle buyuruyor: Ümmetinden sana salât getiren hiç kimse yok ki Allah onun senin için getirdiği salâtını sana iade etme­sin ve o salât yüzünden o kişiye on sevap yazmasın, ondan on günah indirmesin, ve onu on derece yükseltmesin. Onun salâtı için Arş´in önünde son yoktur. O salât bir meleğe uğrar uğramaz melek şöyle 6er: Muhammed´e salât edildiği gibi söyleyene de salât ediniz...

Ummu Süleym hasta olarak Rasûlüllah´ın evine gitti. Rasûlüllah (S.A.V) sordu :

Ummu Süleym! Ateşi, demiri ve demirin kirini biliyor musun Ummu Suleym :

Evet, Allah´ın Rasûlü! Rasûlüllah (S.A.V):

Ummu Suleym! Sevin. Çünkü eğer sen bu rahatsızlığından ku tulursan demirin kirinden kurtulduğu gibi günahlardan kurtulursun, t>L yurdu.

Ummu Suleym iyi olunca :

Yâ Rasûlellah! Cihâdın en faziletlisi hangisidir diye sordu. Rasûlüllah (S.A.V) :

Namaza sarıl. Çünkü namaz en faziletli cihâddır. Günahların­dan hicret et (ayrıl) çünkü o, en üstün hicrettir,´buyurdu. "

Hz. Aîşe (r. anhâ) rivayet etmektedir:

« Ensâr´ın kadınları ne iyi kadınlardır. Utanç, onları din hak da soru sormaktan ve dinin ahkâmını öğrenmekten alakoymazdı.»

Ümmü Süleyrfı radıyallahu anhâ´dan :

«Peygamber Efendimiz´in eşi Ümmü Seleme radıyallahu anhâ´ya komşu idim. Bir gün Peygamber sailallahu aleyhi ve sellem´e :

Yâ Rasûlüllah, kadın rüyasında kocasının kendisiyle cinsî mü­nâsebette bulunduğunu görürse, ona gusül gerekir mi diye sordum.

Ümmü Seleme :

Evin yıkılmasın. Sen kadınları Rasûlüllah´ın nezdinde rüsvay

ettin, dedi.

Ümmü Seleme´ye :

Cenâb-ı Allah gerçeği söylemekten utanmaz. Bizim de, dinimiz hakkında bilmediğimiz şeyleri Rasûlüllah´a sormaya hakkımız vardır. Ona sorup öğrenmek, bizim için dînimiz hakkında bilgisiz kalmaktan İyidir, dedim.

Peygamber Efendimiz :

Ey, Ümmü Süleym, eğer meni suyunun ıslaklığını görürse ka­dına gusül lâzım gelir, buyurdu.

Yâ Rasûlüllah, kadının da suyu var mı dedim. Peygamber Efendimiz :

Kadının suyu yoksa, çocuk neden annesine benzer Kadın da yaradılış, ahlâk ve tabiat bakımından erkeklerden farklı değildir, bu­yurdu.»

Bir gece Rasölüliah (S.A.V) Enes İbn Malik´e şöyle dedi:

Cennete girdim. Bir ayak sesi duydum: Bu nedir dedim. Bu er-Rumeysa Bint M ilhan´dır, diye cevap verdiler.

Ummu Suleym, Rasûlüllah´ın (S.A.V) hanımlartyla birlikteydi. On­ları bir sürücü götürmekteydi. Rasûlüllah (S.A.V) şöyle buyurdu:

Enceeşe! Billur şişeleri yavaş yürüt (Kırılabilirler).

Ummu Suleym Bint Milhan, Ebû Talhâ´dan Abdullah´a hâmile ol­duğu halde Huneyn´de bulundu. Ebû Talhâ Ummu Süleym ile karşılaştı. Onun yanında bir hançer vardı. Ebû Talhâ :

Ummu Süleym! Bu nedir diye sordu. Ummu Suleym :

Bana müşriklerden birisi yaklaşırsa, bunu karnına saplıyaca-ğım, diye cevap verdi.

Ebû Talhâ, Rasûlüllah´a (S.A.V) :

Yâ Rasûlüllah! Bak Ummu Süieym´in yanında beline bağladığı bir hançer var, dedi.

Rasûlüllah (S.A.V) güldü.. Ummu Suleym:

Yâ Rasûlellah! Ben onunla paniğe kapılıp yanından dağılanları da savaşan müşrikler gibi öldürmek isterim, dedi.

Peygamber [S.A.V}:

Allah (CC) bize yetişti ve zafer ihsan etti, Ummu Süleym! dedi.

Rasûlüllah (S.A.V) Ummu Süleym Bint Milhan´la karşılaşıp ona şöyle dedi :

Ummu Suleym, niye bizimle birlikte bu yıl hacca gitmedin Ummu Süleym :

Ey Allah´ın elçisi! Kocamın iki devesi vardı. Birisiyle o hacca gitti. Diğerini de hurma ağaçlarının sulanması için bıraktı, dedi.

Peygamber (S.A.V):

Ramazan geldiğinde umreye git. Ramazanda yapılan umre, be­nimle birlikte yapılan bir hac karşılığındadir, buyurdu.

Ebû Talhâ´yla Enes İbn Malik Rasûlüllah´la birlikte yola çıktılar. Onlar doksan bin müslümanla birlikte veda haccmda bulundular. Pey­gamber {S.A.V) Mina´da saçlarını traş ettirdiğinde sağ tarafını birer ve ikişer kıl (tel) ashabına dağıttı. Sol tarafın tamamını Ebû Talhâ´ya verdi. Ummu Suleym Bint Milhan onu evinde sakladı.

Ummu Suleym ve Ebû Talhâ öldüler. Aziz ve celîl olan Allah Pey­gamberinin duasını kabul etti. Oğlu Abdullah´ın on oğlu olmuştur. Oğullarının hepsi de Kur´an´i hatmetmişler ve ondan ilim almışlardır. [1]







--------------------------------------------------------------------------------

[1] Abdulaziz eş-Şennavi, Sahabe Hayatından Tablolar (Hanım Sahabiler), Uysal Kitabevi: 525-538.





Signing of RasitTunca
[Image: attachment.php?aid=107929]
Kar©glan Başağaçlı Raşit Tunca
Smileys-2
Reply


Forum Jump:


Users browsing this thread: 1 Guest(s)